26 Aralık 2011 Pazartesi

2012'de tüketiciler geri dönüşüme katkı sağlayan markalara daha fazla prim verecek

ECO-CYCOLOGY/GERİ DÖNÜŞÜM
Sürdürülebilir hayat konusu 2012'de tüketicilerin dolayısıyla da iş dünyasının radarında olmaya devam edecek. www.trendwatching.com sitesinin açıkladığı 2012 trendleri arasında üst sıralarda yer alan ECO-CYCOLOGY/GERİ DÖNÜŞÜM kriz dönemlerinde biraz geri plana düşse de yıllar boyunca gündemde kalmaya devam edecek.

'Yeşil Trend' olarak da isimlendirebileceğimiz ECO-CYCOLOGY, markaların eski ürünleri müşterilerinden geri alıp, bunları 'faydalı bir şeye' dönüştürmeleri anlamını taşıyor. ABD ve diğer batı ülkelerinde Greenpeace ve benzeri örgütlerin uzun yıllar süren mücadeleri sonucunda tüketicinin çevre konusundaki bilinç düzeyi oldukça yükselmiş durumda. Günümüzde tüketici satın aldığı bir ürünün sadece mali değerine değil, yapım malzemesi ve ekolojik anlamda da nasıl bir değer taşıdığına dikkat ediyor.

Bugün, ECO-CYCOLOGY sadece markaların önderliğinde gelişen bir girişim değil artık. Amerika’da konunun önemini kavrayan birçok şehir ve eyalet (örneğin San Diego, Seattle ve San Francisco) kendi geri dönüşüm yasalarını çıkarttı. Aynı şekilde Avrupa Birliği Parlamentosu geçtiğimiz ay elektronik çöplerin imhası konusunda, 2012’de üye ülkelerin, şehirlerde yaşayan nüfuslarından, kişi başına 4 kilo e-atık toplamasını ve 2016 yılına kadar elektronik atıklarının %85’ini işlemden geçirmiş olmalarını mecbur kılan sert yasa tekliflerini onayladı. Yani markalar, sadece tüketici tarafından talep edildiği için değil, aynı zamanda yasal düzenlemelerle ilgili bir takım zorunluluklardan dolayı da 'yeşil' olmak zorunda.

ÖRNEKLER ÇOĞALIYOR2012 yeşil ürün ve sürdürülebilir politikalarını geliştirmiş, stratejilerini belirlemiş markalar için daha fazla fırsat yaratacak gibi görünüyor. Bu alanda örnekler her geçen gün artmaya devam ediyor. Birkaçından bahsedecek olursak:

Nike Reuse-A-Shoe (Ayakkabıları Yeniden Kullanma) programı kapsamında eski Nike ayakkabılarını topluyor. Üretim sürecinden artan parçalar da biriktiriliyor. Bir araya getirilen ayakkabı ve parçalar kesilip ayrıldıktan sonra öğütülerek Nike Grind denilen bir materyalin içine karıştırılıyor. Üretilen son malzeme atletizm ve oyun parkı yüzeylerinde ve bazı Nike ürünlerinin yapımında kullanılıyor.

Nisan 2011’de Fransız kozmetik markası Garnier, merkezi Amerika’da olan çevre koruma yardım kuruluşu Terracycle ile beraber Personal Care & Beauty Brigade (Kişisel Bakım ve Güzellik Ekibi) programını yürütmeye başladı. Ekip Amerika’yı şehir şehir dolaşarak her tür kişisel bakım ve güzellik ürününü tüketicilerden ücretsiz olarak toplayıp geri dönüşümünü gerçekleştirdi. Katılımcılar ambalajların geri dönüşümüne bizzat eşlik edebiliyordu (karşılığında puan ya da para kazanıyorlardı). Biriktirilen ambalajlar geri dönüşüm merkezlerine ücretini Garnier’in karşıladığı UPS'le de gönderilebiliyordu. Atık ambalajlardan elde edilen geri dönüşüm malzemesinin ise Amerika’daki oyun parklarında kullanıldığı açıklandı.

Dell, Goodwill Industries şirketiyle ortaklaşa Dell Reconnect adında bir program yürütüyor. Program, tüketicilerin kullanılmış elektronik aletlerini -markası ne olursa olsun- Goodwill’in Amerika ve Kanada’da programa destek veren 2,200+ mağazasından birine götürerek geri dönüşüme katkıda bulunmalarına destek veriyor.

Umarız bizim markalarımız da bir an önce 'yeşil ürün' veya 'ekolojik marka' kavramlarının hangi anlamlara geldiğini algılar ve harekete geçer. Çünkü bizim tüketicimiz de artık eskisi gibi değil ve daha iyi bir dünyada yaşamak istiyor. İşte markalar için 2012'de sürdürülebilir bir hayata katkıda bulunmak için büyük bir fırsat.
Kaynak: www.trendwatching.com

18 Aralık 2011 Pazar

2011'de tüketicinin "en samimi" bulduğu 10 marka

Tüketicinin 2011’de en samimi bulduğu markaların ilk sırasında Nokia, Ülker ve Türk Hava Yolları yer aldı.


Markalar mesajlarını oluştururken bir taraftan satış için çabalarken diğer taraftan ise tüketiciyle manevi bir bağ kurabilmek için önemli yatırımlar yapıyorlar. Markalar için son derece önemli olan, tüketiciye yakın durabilmek, onlarla duygusal, manevi bir bağ kurabilmek konusunda acaba kimler başarılı olabiliyor?
2011’de Ipsos KMG işbirliği ile MediaCat dergisinin yaptığı araştırmada şu soruların yanıtlarını aranmıştı: Tüketiciler hangi markaların iletişim mesajlarını kendilerine daha yakın buluyor, hangi markaların kendileri ile daha samimi bir iletişim yürüttüğünü düşünüyor?

Araştırma, 22 Ağustos – 23 Eylül 2011 tarihleri arasında, Türkiye kent nüfusu temsili 1200 kişi ile görüşülerek gerçekleştirildi. Türkiye’yi temsil edecek şekilde 12 ilde gerçekleştirilen araştırma sonucunda; 15-60 yaş arası kadın (yüzde 50) ve erkek (yüzde 50) bireylerle görüşüldü. Görüşmeler, CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmeleri) tekniği kullanılarak yapıldı.

Tüketicinin en samimi, kendisine en yakın bulduğu markaların pek çoğu aynı zamanda bilinirliği en yüksek markalar. Ancak bu şu anlama gelmiyor: En bilinen markalar aynı zamanda en samimi bulunuyor. Bunu yakalayabilmek o kadar da kolay değil. İşte 2011'de her ikisini başararak tüketicinin en samimi bulduğu ilk 10 marka arasına girmeyi başaranlar:

2011'İN EN SAMİMİ 10 MARKASI
01. Nokia
02. Ülker
03. Türk Hava Yolları
04. Turkcell
05. Algida
06. TT NET
07. Efes Pilsen
08. Arçelik
09. Pınar
10. Yeni Rakı

Kaynak: MediaCat-Ipsos KMG araştırması, MediaCat Kasım 2011

12 Aralık 2011 Pazartesi

2012'de klasik iş yapma şeklini terk edip, tüketiciyi iş süreçlerine daha fazla katacağız

IDLE SOURCING /ATIL KAYNAKLARIN GÜCÜ
Tüketicilerin katkılarını iş süreçlerine belirgin bir şekilde katmak hem dünyada hem de Türkiye'de birkaç yıldır oldukça gündemde. Önümüzdeki yıl da önemini koruyacak ve özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte daha kolay hale gelecek olan bu trendi uzmanlar şöyle tanımlıyor: 'IDLE SOURCING, onarılması gereken yolları belirlemekten uzayda hayatın varlığına dair işaretler saptamaya kadar, herhangi bir şeye katkıda bulunmayı, son derece basit ve zahmetsiz bir hale getiren ürün ve hizmetleri kapsayan bir trenddir:'

Klasik iş yapma şeklini yavaş yavaş terk ederek daha inovatif yöntemlerle tüketiciyi iş süreçlerine dahil etme eğilimi 2012'de de hızlanarak devam edecek.

Bir şeye katkıda bulunma şansına sahip olmak ve kendilerinden daha büyük ve önemli bir oluşumun parçası olmak insanlar arasında her zaman popüler olmuştur. Aslında tüketicilerin çoğu bunu yapmak ister. Ancak katkıda bulunmak hem zor hem de zahmetli bir iştir.

2012’de sürekli internet bağlantısı, GPS ve hareket-tanıma fonksiyonu olan akıllı telefonların yaygınlaşması, tüketicilerin anlık olarak nerede oldukları ve ne yaptıkları ile ilgili datayı diğerleriyle paylaşmalarına imkân sağlayacak. Tabii ki bu fonksiyonları kullanmaya kendilerinin izin vermiş olduklarını varsayarsak. Önümüzdeki yılda da ateşli bir şekilde tartışılmaya devam edecek olan 'özel hayatın gizliliğinin korunması' başka bir yazının konusu.

IDLE SOURCING ÖRNEKLERİ

IDLE SOURCING için birkaç örnek vermek gerekirse, en ilham verici olanlar şunlar olacaktır:

STREET BUMP/SOKAK ÇUKURU
Mart 2011’de Boston’da denemesi yapılan Street Bump (Sokak Çukuru) adındaki uygulama, akıllı telefon sensörlerini kullanarak oluşturduğu yol durumu haritasını, eş zamanlı olarak belediye yetkilileriyle paylaşıyor. Android tabanlı olan uygulama, aracı kullanan kişinin cep telefonunun akselerometre ve GPS teknolojisi sayesinde aracın nerede ve ne zaman çukura girdiğini kaydederek otomatik raporlama özelliğine sahip.

WAZE
İsrailli crowd-sourcing temelli navigasyon uygulaması Waze Ekim 2011 itibariyle 45 ülkeden yedi milyon kullanıcı sayısına ulaştı. Uygulama ücretsiz navigasyon hizmeti vermenin yanı sıra, aynı bölgede bulunan kullanıcılar arasında yol durumu ile ilgili uyarıların canlı paylaşımını da sağlıyor. Kullanıcılar isterlerse oturum açıp arkadaşlarının bulunduğu lokasyonu görebiliyorlar.

Türkiye'den de birçok teknoloji şirketinin geliştireceği bu tür projelere önümüzdeki yıl tanık olacağız.

Kaynak: www.trendwatching.com

11 Aralık 2011 Pazar

Yeni bir tüketim modeli: Akıllı tüketicilerin satın aldıkları ürünleri bir süre kullandıktan sonra satması

Gelecek yıl pazarlama dünyasını etkileyecek trendlerden birisi de "İkinci Ticaret" ya da "Yeniden Ticaret" olarak adlandırabileceğimiz "Recommerce".

Tüketicilerin kullandıkları ürünler için ödediklerini geri almak istemeleri yeni birşey değil tabii ki. Ancak geçmişe oranla artık bunu yapmak daha kolay.

Yeni türeyen geri satın alma ve takas programları, online platformlar ve mobil pazar yerleri, gibi ortamların yanı sıra büyük markalar artık sık sık kampanyalarında kullanıyorlar.

Bu moda ellerindekini verip, daha üst bir modelin fiyatından düşürerek daha yeni bir modeli satın almak isteyen, bütçeleri üzerindeki baskıyı azaltmak isteyen tüketiciler için çok cazip. Ayrıca çevreyi korumak gibi etik motivasyonlarla hareket eden tüketiciler için akıllıca ve pratik seçenekler sunuyor. Hatta öyle ki "Recommerce" artık tüketicilerin ilk satın alma kararlarını bile etkiliyor. Tüketiciler önceden sadece araba ya da ev gibi pahalı ürünlerde bu yöntemi kullanıyorlardı. Oysa günümüzde tüketiciler çok daha fazla ürün için, ürünün ikinci el satış değerini, toplam sahip olma maliyetini etkileyen bir faktör olarak değerlendirmeye başladı.

Araştırmalar bu trendi tetikleyen 3 ana faktörü gösteriyor.

NEXTISM-BİR SONRAKİ
Tüketiciler her zaman 'en son' çıkan ürün ve hizmetlerin vaat ettiği yeni ve heyecan verici deneyimleri yaşamak istiyorlar. Günümüzün 'Deneyim Ekonomisi' yaptığı her alışverişte ‘iyinin de en iyisini’ satın alma beklentisi içinde olan bir tüketici sınıfının doğmasına neden oldu. Bu talepkâr tüketiciler BURADA-VE-ŞİMDİ trendinin etkisi altında ve mümkün olduğunca çok sayıda deneyim yaşamak ihtirasına kapılmış durumdalar.

Tüm bu faktörler bir arada düşünüldüğünde, yeni ürün ve hizmetlerin cazibesinin altında yatan nedenler açık seçik ortada. Geliştirilmiş özellikler, daha yüksek kalite veya güncellenmiş bir tasarım. Aslında tüketicilere yepyeni veya bir öncekinden daha zengin bir tecrübe vaat ediyor. Bu da tüketiciler için daha iyi, daha güzel ve daha ilginç bir hayat anlamına geliyor.

STATUSPHERE/TOPLUMSAL STATÜ
Bilinçli (ve çevre duyarlılığı taşıyan) alışverişin bireylere her geçen gün daha çok statü sağlıyor olması. Bütün tüketici trendlerinin altında yatan en önemli faktör toplumsal statü arayışıdır. Günümüzde ise yaşanan değişim sonucu, tüketicilerin statü elde etmek için, en büyük, en hızlı veya en parlak nesnelere sahip olmanın ötesinde, ‘yeni’ statü kaynaklarına yöneldiklerini görüyoruz: bir alanın uzmanı olmak, cömertlik, bağlantı içinde olmak ve ekolojik kriterlere uygun olmak gibi. Aslında, günümüzde tüketicilerin çoğu dikkat çekici tüketimlerinden ziyade uyanık ve becerikli oluşları sayesinde statülerini güçlendiriyor.

Tabii ki "Recommerce" tüketici davranışının tüketime son vermekle hiç bir ilgisi yok. Burada daha ziyade kullanılmayan eşyaları nakit ya da indirim karşılığı elden çıkarmak, ya da tüketicinin kullanılmış ürünlerinden sorumlu bir şekilde kurtulmaya çalışması, bu yöntemleri kullanarak bilinçli tüketici olmaya çalışması gibi nedenler sayılabilir.


EXCUSUMPTION
Nakit sıkıntısı içindeki tüketicilerin yaratıcı çözümlere sarılması. Batıda süren ekonomik belirsizlik, her geçen gün daha fazla tüketicinin giderek daha azıyla idare etmesine neden oluyor. Tüketicilerin yeni deneyimlere olan açlığı ise azalmıyor. Bu durum onları sahip oldukları eski ya da kullanılmamış eşyaları satarak veya başka eşya ve hizmetlerle takas ederek, akıllıca, yeni ve masum bir alışveriş yöntemi keşfetmeye itmiş durumda. Doymuş pazarlarda birçok tüketicinin hayatlarının büyük bir bölümünü hiper-tüketim çılgınlığıyla geçirdikleri düşünülürse, önceki alışverişlerinden evlerinde çok sayıda az kullanılmış eşya bulunduğu ve bu konuda sıkıntı çekmeyecekleri kesin.

Recommerce trendinin farkında olan, ve tüketimlerini bilinçli olarak bir üst seviyeye taşımak olan uyanık tüketiciler de var tabii ki. İşte bu tüketiciler, daha sonra kolayca ve kârlı bir şekilde elden çıkarabileceklerini bilmenin rahatlığıyla, premium markaları şu anda satın alıyorlar hatta 'yatırım aracı' olarak görüyorlar.

Markalar "Recommerce" girişimlerini çoğunlukla, online platformlar ve mobil pazar yerlerinde yürütüyorlar. Türkiye'de diğer mecraları özellikle de televizyonu da kullanan birçok marka var. Kampanyaların başını ise “ESKİSİNİ GETİR YENİSİNİ GÖTÜR” çekiyor. Özellikle hazır giyim ve elektronik ürünlerde çok kullanılıyor. Mobil Pazar yerleri, ya da bazı markaların yaptığı gibi online siteler açarak müşterilerinin kullanılmış ürünlerini birbirlerine satmasını sağlamak da kullanılan diğer yöntemlerden bazıları.

Trend uzmanları, "Recommerce" trendinin markalar için önemli olmaya devam edeceğini çünkü 2012'de de bu trende tüketicilerin oldukça ilgi göstereceklerini belirtiyorlar.

Kaynak: www.trendwatching.com

7 Aralık 2011 Çarşamba

2012'de tüketicilere "ŞIK FIRSATLAR" sunan tüm markalar kazanmaya devam edecek

2012'de iş dünyasının radarında olması gereken 12 trendi açıklayan ünlü trend analiz sitesi www.trendwatching.com sitesi, en önemli trendlerden birinin "Dealer Chic" olacağını belirtti. Serbest bir çeviriyle "Fırsat Şıklığı" diyebileceğimiz bu trendin daha uzun yıllar gündemde kalacağı konuşuluyor.

Tüketiciler fiyat indirimi ya da hediye gibi avantajlardan her zaman hoşlanmışlardı. Ancak, günümüzde indirim fırsatlarını takip etmek milyonlarca tüketicinin günlük hayatının ayrılmaz bir parçası oldu. Eskiden indirim peşinde koşmak gizlenecek, utanılacak bir durum olarak algılanırken günümüzde tüketiciler için fırsatlardan yararlanmak bir yaşam tarzı, gurur duyulacak bir durum oldu. Üstelik uzmanlar bunun nedeninin ekonomik kriz olmadığını, aksine bu trendin uzun süreler geçerliliğini koruyacağını belirtiyorlar. Zira tüketiciler için fırsatları takip etmek salt ekonomi yapmanın ötesinde, heyecan, kovalamaca, kontrolde olmak, zeki görünmek ve bu sayede statü elde etmek gibi amaçlara da hizmet ediyor. Markalar ise her geçen gün tüketicilere promosyon ve fırsat teknikleri sunmanın daha yeni ve inovatif yöntemlerini keşfediyorlar.

"Fırsat Şıklığı" trendinin önümüzdeki yıllarda giderek daha da önem kazanacak olmasını uzmanlar üç nedene bağlıyor.

DAHA AZ PARAYLA DAHA ÇOK DENEYİM
İnsanlar harcayacak daha az paraları olmasına rağmen, daha fazla deneyim istiyorlar. Ekonomik krizle karşı karşıya olan ülkelerdeki tüketicilerin indirim ve fırsatları sevinçle karşılamaları doğal. Ancak günümüzde, kemerleri sıkmak zorunda olmayan tüketiciler de temel ihtiyaçlarından, tek seferlik lüks alımlara kadar, hemen hemen tüm alışverişlerinde fırsatları kolluyor.

Çünkü tüketiciler mümkün olduğunca çok sayıda deneyim yaşamak motivasyonuyla hareket ediyor. Bu tüketiciler için, arttırdıkları her kuruş yeni ürün ve hizmet, yani yeni deneyimler için harcanabilecek daha fazla para anlamına geliyor.

Nielsen'in Ekim 2011'de açıkladığı verilere göre tüketicilerin tasarruf yapma yöntemleri arasında ilk sırada yüzde 59'la "indirimden alışveriş yapmak" geliyor. İkinci sırada ise yüzde 48'le "indirim kuponu kullanmak" var. İndirim kuponunun en çok kullanıldığı ülkelerin başında ise Çin, Amerika ve Hong Kong geliyor.

KULLANILAN ARAÇLARIN YARATTIĞI MOTIVASYON
Eskinin klasik fırsatlarına göre teknolojik ve online inovasyonun çıkış noktası haline gelen yeni fırsat teklifleri, tüketiciler tarafından akıllıca, havalı ve eğlenceli olarak algılanmaya başladı.

Tüketiciler şu anda internet ve cep telefonları sayesinde fırsatlardan haberdar olmak, yararlanmak ve fırsatları diğerleriyle paylaşmak için yeni teknolojileri kullanıyorlar.
İYİNİN DE İYİSİ
Tüketicilerin en iyi ürünü en ucuz fiyata alması her geçen gün daha kolay hale geliyor. Mobil veya online ulaşım sayesinde tüketiciler anlık olarak sadece fırsatların kendisine değil, söz konusu ürün ve hizmetlerden daha önce yararlanmış tüketicilerin değerlendirmelerine de ulaşabiliyor. Bu sayede tüketiciler ödedikleri paranın karşılığında iyinin de iyisi ürün veya hizmet almayı garantilemiş oluyorlar.


ÖNÜMÜZDEKİ YIL NELER OLACAK?
Tüketiciler aklınıza gelen hemen her alanda fırsat teklifleri beklemeye daha da fazla koşullanmış olacaklar.
Fırsat tekliflerinin tetiklediği anlık alışveriş fırsatları ve özel bir konu veya alanda geçerli fırsatları arama olanakları daha da sofistike hale geleceği için indirimlerden sıkılma ve yorulma durumu henüz söz konusu olmayacak.

Tüketicilerin profil ve tercihlerini dikkate alarak yapılan doğru fırsat teklifleri sayesinde anında alışveriş olanakları artış gösterecek. Artık ‘tüketiciler teklifleri değil’, ‘teklifler tüketicileri’ bulacak. Tüketicilerin iznine tabi fırsat teklifleri dönemi başlayacak.

Lokasyon temelli ve gerçek zamanlı fırsat tekliflerinin artmasıyla özel bir alanda fırsat teklifleri araması yapmak daha doğru ve isabetli sonuçlar verecek.

Fırsat siteleri sadakate daha çok önem verecek, yeni, sadık müşteriler kazanmak ve mevcut müşterilerini ödüllendirmek için fırsatları kullanacaklar. Bu durum, fırsat teklifleri sunan markalarla ilgili olası negatif algının daha da azalmasını hatta tamamen yok olmasını hızlandıracak.

Herhangi bir fırsata ait değerlendirmelere gerçek zamanlı olarak ulaşmak tüketiciler için çok daha kolay hale gelecek, hatta değerlendirmeler otomatik olarak fırsat teklifinin ekinde geliyor olacak.

Daha fazla sayıda marka tüketicinin gözünde ‘indirimsiz, tam’ fiyat taleplerini meşrulaştırabilmek için ürün veya hizmetlerinin benzersiz özelliklerini ön plana çıkartmaya çalışacak.

Kaynak: http://www.trendwatching.com/

3 Aralık 2011 Cumartesi

2012 yılının 12 kritik tüketici trendi

Geçtiğimiz günlerde trendwatcihing.com pazarlamacıların, reklamcıların, CEO’ların, araştırmacıların, iş dünyası ve tüketici trendlerine ilgi duyan herkesin 2012 yılında radarında olması gereken 12 kritik tüketici trendini açıkladı.

Daha önceki yıllarda olduğu gibi, 2012’de de kimi markaların kendilerini uçurumun kıyısında bulurken, bir kısmının da başarıdan başarıya koşacağını belirtiyor rapor. Değişen tüketici ihtiyaçlarını yenilikçi bir anlayışla karşılayacak yaratıcı marka ve girişimciler için 2012’nin bundan önceki yıllara kıyasla çok daha fazla fırsat vaat ettiği belirtiliyor.

İşte bir önem sırası olmadan 2012’de dikkate alınması gereken 12 tüketici trendi:

1. RED CARPET/KIRMIZI HALI (ÇİNLİ MÜŞTERİLERE DİKKAT!)
MediaCat 2011 Temmuz sayısındaki köşe yazımın başlığı “Çin yalnızca üretmiyor artık tüketiyor da” idi. 2012’de dünyanın her yerindeki işletmeler Çinli müşterilere ekstra ilgi göstererek onlara çok özel servis ve fırsatlar sunacaklar. Birçoğu 2011'de  bunu uygulamaya başladı bile.

2. DIY HEALTH/KENDİN-YAP SAĞLIK
2012’de kendin-yap konsepti ‘sağlık’ alanına taşınıyor: Yeni çıkan uygulama ve cihazlar tüketicilerin kendi sağlık durumlarını takip edip, idare etmelerine olanak sağlayacak.

3. DEALER-CHIC
Tüketiciler için bir gurur ve statü kaynağı haline gelen en iyi fırsatlardan yararlanma arzusu hızla bir hayat tarzına dönüşüyor. Bugün artık indirim fırsatlarını takip etmek milyonlarca tüketicinin günlük hayatının ayrılmaz bir parçası haline geldi.

4. ECO-CYCOLOGY/GERİ DÖNÜŞÜM
Geri dönüşüm konusunda sırada ne mi var? Markaların ürettikleri ürünleri tamamen geri almaları ve bu ürünleri sorumlu bir şekilde ve yenilikçi yöntemler kullanarak geri dönüştürmeleri.

5. CASH-LES/NAKİT-SİZ
Nakitsiz alışveriş yapacağımız günlerin eli kulağında. Nakit kullanmamak hem rahatlık ve kolaylık sağlayacak, hem de yeni nesil ödeme sistemleri, ödül ve fırsat mekanizmalarıyla yepyeni bir eko-sistemi beraberinde getirecek.

6. BOTTOM OF THE URBAN PYRAMID/KENTSEL PİRAMİDİN TABANI
2012 yılı markalara, şehirlerde yaşayan milyonlarca düşük gelirli tüketicinin taleplerini karşılamak için sayısız fırsat sunuyor.
7. IDLE SOURCING/ATIL KAYNAKLARIN GÜCÜ
2012’de crowd-sourcing yöntemiyle çözüm getirmek sayısız inovasyona ilham kaynağı olacak gibi görünüyor, özellikle katkıda bulunmak tüketiciler için bu kadar zahmetsiz hale gelmişken.

8. FLAWSOME
2012’de tüketiciler kusurlarını göstermekten çekinmeyen, insancıl markaları bağırlarına basacak. 2012’de tüketiciler markaların kusursuz olmasını beklemeyecek; hatta FLAWSOME ve temelde (ya da bir şekilde) insanî olan markaları bağırlarına basacaklarını bile söylemek mümkün. Hatalarını dürüstçe kabul eden, empati, cömertlik, alçakgönüllülük, esneklik, olgunluk gösteren, espiri anlayışına sahip ve -nasıl desek- biraz karakter ve insaniyet sahibi markalardan bahsediyoruz.

9. SCREEN CULTURE/EKRAN KÜLTÜRÜ
2012’de ‘hayat’, daha yaygın olarak karşımıza çıkacak olan, etrafımızı çepeçevre saracak, daha kişisel ve daha interaktif ekranlarda yaşanacak.

10. RECOMMERCE/İKİNCİ TİCARET
Uyanık tüketiciler için 'ürünleri kullandıktan sonra satmak' 2012’de alışverişin yeni adı olacak.

11. EMERGING MATURIALISM/GELİŞMEKTE OLAN MATURIALISM
Geleneksel olarak ‘tutucu’ kabul edilen gelişmekte olan pazarlardaki tecrübeli ve açık fikirli tüketiciler, 2012’de müstehcen denilebilecek, sözünü sakınmayan kampanya ve ürünlere yeşil ışık yakacak.

12. POINT & KNOW/İŞARET ET VE ÖĞREN
2012 anında görsel bilgiye ulaşmanın yılı olacak. Metin formunda arama yapmak ve metin formundaki bilgi artık hemen hemen herkes için istenildiğinde ulaşılabilir bir şey haline geldi. Şimdi buna (faydalı) bir gerçek dünya unsuru eklemek konusunda yarış başladı – ‘gerçek dünya’ derken nesneleri ve hatta insanları kastediyoruz.

Kaynak: www.trendwatching.com