7 Mart 2011 Pazartesi

Reklamcılığın yakın geleceğini şekillendirecek yaratıcılar


Bir sektörü ileri taşıyan en önemli faktör hiç kuşkusuz barındırdığı insanlardır. Sektörü iş kamuoyunun gözünde itibarlı kılan, sektöre yönelik ilgi ve hatta yatırımları artıran, biraz da o sektörün yıldız isimleridir. Bu doğru reklamcılık gibi yaratıcı sektörler söz konusu olunca biraz daha doğru. Çünkü reklamcılık mesleği, doğası gereği, yıldızlaşma ihtimali yüksek yaratıcı beyinlerle dolu. John Hegarty, “Reklamcılık parlak beyinleri sanattan uzak tutmanın en iyi yollarından biridir” diye boşuna demiyor.
Uzun süredir merak ediyorum. Günümüzün parlak beyinli gençleri, geleceğin reklam sektörüne yön verecek isimler kim acaba? Bir başka deyişle, gelecekte reklam sektöründe Ali Taran-Serdar Erener-Hulusi Derici üçlüsünün yerini kimler alacak? Uzun yıllardır reklam sektörünün en parlak yıldızları olarak gösterilen bu üçlünün yaşı kemale ermek üzere. Serdar Erener ve Hulusi Derici parlak kampanyalarına devam etse de, onları da her an reklamcılık işinden sıkılıp Ali Taran gibi yarışma jürilerinde görmeye başlamamız an meselesi olabilir.

Bu olasılıktan yola çıkarak ve elbette merakımı gidermek için, sektördeki yaklaşık 65 reklam ajansının başkanına mesaj göndererek yeni bir ankete giriştiğimi belirttim ve şu iki soruyu sordum:

1. Size göre geleceği yönlendirecek yarının üç usta yaratıcısı/reklamcısı kimler olacak?

2. Neden? Başkanlardan özel olarak istediğim şey ise kendi ajanslarından sadece bir isim belirtmeleri ve diğer iki ismi başka ajanslardan seçmeleri idi.

65 ajans başkanından 43 tanesi yanıt gönderdi. Bazı ajans başkanları iki isim belirtirken, iki tanesi sadece bir isim verdi. İki ajans başkanı ise isim vermek istemedi. İsim vermek istemeyenlerden Oğuzhan Akay, “Günümüzde adıyla reklamcılar ve dâhi çocuklardan çok ajanslar/marka yönetimleri ve reklam etkililiği konuşuluyor” diyerek reklamcıların sanatçı olmadığını ve bu kadar ön plana çıkmalarına gerek olmadığını belirtti. Bu görüşe katılmak isterdim ancak katılamıyorum, çünkü sonuçta reklamcılık bir fikir bulma yarışı ve bu yarışta da insan faktörü son derece önemli.

EN PARLAK BEYİNLER

İlkay Gürpınar, Ozan Varışlı, Kurtcebe Turgul… En çok oyu alan bu üç isim. Ajans başkanlarının belirttiği isimlerden oluşan listede açık ara öne geçtiler. Cesur, fikre önem veren, çok yaratıcı ama aynı zamanda sıradan insanların da anlayabildiği reklamlar yapmayı başarabilen, iyi bir yaratıcı oldukları kadar iyi stratejist de olabilen, başka ajansta oldukları için kıskanılan isimler bunlar. Bu listeyi uzatmak mümkün. Yaptıkları kampanyalarla konuşulan, ses getiren, çalıştıkları ajansları ödüllere boğan bu reklamcıların bugünden sektöre yön vermeye başladıklarına inananlardanım.

Bu kişilerden çok daha fazla konuşulan genç isimler vardı hatırladığım kadarıyla. Ancak en çok oyu bunlar aldı. Bence en önemli nedenlerden birisi: Her üç reklamcı da Eli Acıman’ın tarif ettiği ortak bir kriteri taşıyorlar: Kendilerinden çok işlerini ciddiye alıyorlar. Bu üçlünün ardından gelen 10 reklamcının listesi alfabetik sırayla aşağıda:


Ali Yorgancıoğlu
Berat Pekmezci
Can Faga
Emrah Karpuzcu
Emre Kaplan
Engin Tezcan
Gökhan Yücel
İlkay Yıldız
Karpat Polat
Selim Ünlüsoy

İYİ REKLAMCI OLMANIN KRİTERLERİ
Bu listeyi oluştururken gelen yanıtlar genel olarak iyi bir yaratıcı olmanın kriterlerini de oluşturuyor. İşte o kriterlerden bazıları:

Entellektüel derinliğinin yanı sıra popüler kültüre yön verecek güçte fikir üretebilmek.
Müzik, futbol, edebiyat ve diğer birçok alandaki birikiminden mesleğinde faydalanabilmek.
Dil hakimiyeti, toplumu ve evreni ilgilendiren tüm konulara karşı duyarlı olmak.
Stratejik düşünme yeteneğini yaratıcı işe çevirebilme becerisi.
Eski ve yeni medyayı birleştirebilmek. Dünyayı izlemek. Yeni nesil reklamcı olabilmeyi başarmak.
Heyecanlı, esprili, zaman zaman aykırı ve uçuk düşünme yeteneği.
Mesleği sevmek ve yaratıcı fikrin değerine inanmak, ilgili ve mükemmeliyetçi olmak.
Multidisipliner düşünebilme becerisine sahip olabilmek

1 yorum:

  1. Güzel bir araştırma olmuş, elinize sağlık Pelin Hanım. Öncelikle dijital dünyaya adapte olma çabanızı taktirle karşılıyorum, blogunuz hayırlı olsun. Bence geleceğin reklamcıları (bu kavramın da değişeceğini öngörüyorum yazının ilerleyen bölümlerinde fikirlerimi aktaracağım)şu anda kimsenin adını sanını duymadığı, dijital dünyaya sonradan adapte olmaya çalışan değil içine doğmuş olan "digital native" denen gençlerden çıkacak, dolayısıyla yukarıdaki listeden bir kişinin geleceğin Ali Taran-Serdar Erener-Hulusi Derici ve Levent Erden'i (unutmuşsunuz heralde)olabilme ihtimalini "digital native" olmadığı sürece oldukça düşük görüyorum. Yine önümüzdeki dönemde reklam, reklamcılık, reklamcı kavramları da tüketici nezninde giderek artan irrite edici algısı nedeniyle terk edilecektir. Yerine geçecek kavramlar ise; iletişim, etkileşim ve ilişki olacaktır. Yani geleceğin "reklamcıları" artık ben reklamcı değil, iletişimciyim diyeceklerdir. Bunların hepsi gelecekte kullanılacak olan dominant mecra ile ilişkilidir, ki bunun da ne olduğu hakkında neredeyse bütün dünya mütabıktır. Gazete, radyo, TV serisi ile yaşadığımız mecra değişimlerinden kaynaklanan yaratıcı yıkımın bir yenisinin şu anda tam ortasında bulunuyoruz, işin en ilginci; eski kafaların çoğunluğunun bu yeni ekosistem içerisine entegre olamaması, iyi niyetli çabalarının da üzerlerinde eğrelti durması. Fazla uzatmadan noktalayayım, yeni çağın en çok sarsacağı, değiştireceği endüstrilerden biri reklam endüstrisi, dolayısıyla bugün ortalarda olan bir çok insanın yerine yakın gelecekte yenileri gelecek ve bunlar teknolojiyi anlayan, uzun zamandır etkin kulanan ve yenisini üretebilenler olacaktır. Ps: Geleceğin ajansları teknoloji üretecek. Ömer Atakoğlu

    YanıtlaSil