26 Aralık 2011 Pazartesi

2012'de tüketiciler geri dönüşüme katkı sağlayan markalara daha fazla prim verecek

ECO-CYCOLOGY/GERİ DÖNÜŞÜM
Sürdürülebilir hayat konusu 2012'de tüketicilerin dolayısıyla da iş dünyasının radarında olmaya devam edecek. www.trendwatching.com sitesinin açıkladığı 2012 trendleri arasında üst sıralarda yer alan ECO-CYCOLOGY/GERİ DÖNÜŞÜM kriz dönemlerinde biraz geri plana düşse de yıllar boyunca gündemde kalmaya devam edecek.

'Yeşil Trend' olarak da isimlendirebileceğimiz ECO-CYCOLOGY, markaların eski ürünleri müşterilerinden geri alıp, bunları 'faydalı bir şeye' dönüştürmeleri anlamını taşıyor. ABD ve diğer batı ülkelerinde Greenpeace ve benzeri örgütlerin uzun yıllar süren mücadeleri sonucunda tüketicinin çevre konusundaki bilinç düzeyi oldukça yükselmiş durumda. Günümüzde tüketici satın aldığı bir ürünün sadece mali değerine değil, yapım malzemesi ve ekolojik anlamda da nasıl bir değer taşıdığına dikkat ediyor.

Bugün, ECO-CYCOLOGY sadece markaların önderliğinde gelişen bir girişim değil artık. Amerika’da konunun önemini kavrayan birçok şehir ve eyalet (örneğin San Diego, Seattle ve San Francisco) kendi geri dönüşüm yasalarını çıkarttı. Aynı şekilde Avrupa Birliği Parlamentosu geçtiğimiz ay elektronik çöplerin imhası konusunda, 2012’de üye ülkelerin, şehirlerde yaşayan nüfuslarından, kişi başına 4 kilo e-atık toplamasını ve 2016 yılına kadar elektronik atıklarının %85’ini işlemden geçirmiş olmalarını mecbur kılan sert yasa tekliflerini onayladı. Yani markalar, sadece tüketici tarafından talep edildiği için değil, aynı zamanda yasal düzenlemelerle ilgili bir takım zorunluluklardan dolayı da 'yeşil' olmak zorunda.

ÖRNEKLER ÇOĞALIYOR2012 yeşil ürün ve sürdürülebilir politikalarını geliştirmiş, stratejilerini belirlemiş markalar için daha fazla fırsat yaratacak gibi görünüyor. Bu alanda örnekler her geçen gün artmaya devam ediyor. Birkaçından bahsedecek olursak:

Nike Reuse-A-Shoe (Ayakkabıları Yeniden Kullanma) programı kapsamında eski Nike ayakkabılarını topluyor. Üretim sürecinden artan parçalar da biriktiriliyor. Bir araya getirilen ayakkabı ve parçalar kesilip ayrıldıktan sonra öğütülerek Nike Grind denilen bir materyalin içine karıştırılıyor. Üretilen son malzeme atletizm ve oyun parkı yüzeylerinde ve bazı Nike ürünlerinin yapımında kullanılıyor.

Nisan 2011’de Fransız kozmetik markası Garnier, merkezi Amerika’da olan çevre koruma yardım kuruluşu Terracycle ile beraber Personal Care & Beauty Brigade (Kişisel Bakım ve Güzellik Ekibi) programını yürütmeye başladı. Ekip Amerika’yı şehir şehir dolaşarak her tür kişisel bakım ve güzellik ürününü tüketicilerden ücretsiz olarak toplayıp geri dönüşümünü gerçekleştirdi. Katılımcılar ambalajların geri dönüşümüne bizzat eşlik edebiliyordu (karşılığında puan ya da para kazanıyorlardı). Biriktirilen ambalajlar geri dönüşüm merkezlerine ücretini Garnier’in karşıladığı UPS'le de gönderilebiliyordu. Atık ambalajlardan elde edilen geri dönüşüm malzemesinin ise Amerika’daki oyun parklarında kullanıldığı açıklandı.

Dell, Goodwill Industries şirketiyle ortaklaşa Dell Reconnect adında bir program yürütüyor. Program, tüketicilerin kullanılmış elektronik aletlerini -markası ne olursa olsun- Goodwill’in Amerika ve Kanada’da programa destek veren 2,200+ mağazasından birine götürerek geri dönüşüme katkıda bulunmalarına destek veriyor.

Umarız bizim markalarımız da bir an önce 'yeşil ürün' veya 'ekolojik marka' kavramlarının hangi anlamlara geldiğini algılar ve harekete geçer. Çünkü bizim tüketicimiz de artık eskisi gibi değil ve daha iyi bir dünyada yaşamak istiyor. İşte markalar için 2012'de sürdürülebilir bir hayata katkıda bulunmak için büyük bir fırsat.
Kaynak: www.trendwatching.com

18 Aralık 2011 Pazar

2011'de tüketicinin "en samimi" bulduğu 10 marka

Tüketicinin 2011’de en samimi bulduğu markaların ilk sırasında Nokia, Ülker ve Türk Hava Yolları yer aldı.


Markalar mesajlarını oluştururken bir taraftan satış için çabalarken diğer taraftan ise tüketiciyle manevi bir bağ kurabilmek için önemli yatırımlar yapıyorlar. Markalar için son derece önemli olan, tüketiciye yakın durabilmek, onlarla duygusal, manevi bir bağ kurabilmek konusunda acaba kimler başarılı olabiliyor?
2011’de Ipsos KMG işbirliği ile MediaCat dergisinin yaptığı araştırmada şu soruların yanıtlarını aranmıştı: Tüketiciler hangi markaların iletişim mesajlarını kendilerine daha yakın buluyor, hangi markaların kendileri ile daha samimi bir iletişim yürüttüğünü düşünüyor?

Araştırma, 22 Ağustos – 23 Eylül 2011 tarihleri arasında, Türkiye kent nüfusu temsili 1200 kişi ile görüşülerek gerçekleştirildi. Türkiye’yi temsil edecek şekilde 12 ilde gerçekleştirilen araştırma sonucunda; 15-60 yaş arası kadın (yüzde 50) ve erkek (yüzde 50) bireylerle görüşüldü. Görüşmeler, CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmeleri) tekniği kullanılarak yapıldı.

Tüketicinin en samimi, kendisine en yakın bulduğu markaların pek çoğu aynı zamanda bilinirliği en yüksek markalar. Ancak bu şu anlama gelmiyor: En bilinen markalar aynı zamanda en samimi bulunuyor. Bunu yakalayabilmek o kadar da kolay değil. İşte 2011'de her ikisini başararak tüketicinin en samimi bulduğu ilk 10 marka arasına girmeyi başaranlar:

2011'İN EN SAMİMİ 10 MARKASI
01. Nokia
02. Ülker
03. Türk Hava Yolları
04. Turkcell
05. Algida
06. TT NET
07. Efes Pilsen
08. Arçelik
09. Pınar
10. Yeni Rakı

Kaynak: MediaCat-Ipsos KMG araştırması, MediaCat Kasım 2011

12 Aralık 2011 Pazartesi

2012'de klasik iş yapma şeklini terk edip, tüketiciyi iş süreçlerine daha fazla katacağız

IDLE SOURCING /ATIL KAYNAKLARIN GÜCÜ
Tüketicilerin katkılarını iş süreçlerine belirgin bir şekilde katmak hem dünyada hem de Türkiye'de birkaç yıldır oldukça gündemde. Önümüzdeki yıl da önemini koruyacak ve özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte daha kolay hale gelecek olan bu trendi uzmanlar şöyle tanımlıyor: 'IDLE SOURCING, onarılması gereken yolları belirlemekten uzayda hayatın varlığına dair işaretler saptamaya kadar, herhangi bir şeye katkıda bulunmayı, son derece basit ve zahmetsiz bir hale getiren ürün ve hizmetleri kapsayan bir trenddir:'

Klasik iş yapma şeklini yavaş yavaş terk ederek daha inovatif yöntemlerle tüketiciyi iş süreçlerine dahil etme eğilimi 2012'de de hızlanarak devam edecek.

Bir şeye katkıda bulunma şansına sahip olmak ve kendilerinden daha büyük ve önemli bir oluşumun parçası olmak insanlar arasında her zaman popüler olmuştur. Aslında tüketicilerin çoğu bunu yapmak ister. Ancak katkıda bulunmak hem zor hem de zahmetli bir iştir.

2012’de sürekli internet bağlantısı, GPS ve hareket-tanıma fonksiyonu olan akıllı telefonların yaygınlaşması, tüketicilerin anlık olarak nerede oldukları ve ne yaptıkları ile ilgili datayı diğerleriyle paylaşmalarına imkân sağlayacak. Tabii ki bu fonksiyonları kullanmaya kendilerinin izin vermiş olduklarını varsayarsak. Önümüzdeki yılda da ateşli bir şekilde tartışılmaya devam edecek olan 'özel hayatın gizliliğinin korunması' başka bir yazının konusu.

IDLE SOURCING ÖRNEKLERİ

IDLE SOURCING için birkaç örnek vermek gerekirse, en ilham verici olanlar şunlar olacaktır:

STREET BUMP/SOKAK ÇUKURU
Mart 2011’de Boston’da denemesi yapılan Street Bump (Sokak Çukuru) adındaki uygulama, akıllı telefon sensörlerini kullanarak oluşturduğu yol durumu haritasını, eş zamanlı olarak belediye yetkilileriyle paylaşıyor. Android tabanlı olan uygulama, aracı kullanan kişinin cep telefonunun akselerometre ve GPS teknolojisi sayesinde aracın nerede ve ne zaman çukura girdiğini kaydederek otomatik raporlama özelliğine sahip.

WAZE
İsrailli crowd-sourcing temelli navigasyon uygulaması Waze Ekim 2011 itibariyle 45 ülkeden yedi milyon kullanıcı sayısına ulaştı. Uygulama ücretsiz navigasyon hizmeti vermenin yanı sıra, aynı bölgede bulunan kullanıcılar arasında yol durumu ile ilgili uyarıların canlı paylaşımını da sağlıyor. Kullanıcılar isterlerse oturum açıp arkadaşlarının bulunduğu lokasyonu görebiliyorlar.

Türkiye'den de birçok teknoloji şirketinin geliştireceği bu tür projelere önümüzdeki yıl tanık olacağız.

Kaynak: www.trendwatching.com

11 Aralık 2011 Pazar

Yeni bir tüketim modeli: Akıllı tüketicilerin satın aldıkları ürünleri bir süre kullandıktan sonra satması

Gelecek yıl pazarlama dünyasını etkileyecek trendlerden birisi de "İkinci Ticaret" ya da "Yeniden Ticaret" olarak adlandırabileceğimiz "Recommerce".

Tüketicilerin kullandıkları ürünler için ödediklerini geri almak istemeleri yeni birşey değil tabii ki. Ancak geçmişe oranla artık bunu yapmak daha kolay.

Yeni türeyen geri satın alma ve takas programları, online platformlar ve mobil pazar yerleri, gibi ortamların yanı sıra büyük markalar artık sık sık kampanyalarında kullanıyorlar.

Bu moda ellerindekini verip, daha üst bir modelin fiyatından düşürerek daha yeni bir modeli satın almak isteyen, bütçeleri üzerindeki baskıyı azaltmak isteyen tüketiciler için çok cazip. Ayrıca çevreyi korumak gibi etik motivasyonlarla hareket eden tüketiciler için akıllıca ve pratik seçenekler sunuyor. Hatta öyle ki "Recommerce" artık tüketicilerin ilk satın alma kararlarını bile etkiliyor. Tüketiciler önceden sadece araba ya da ev gibi pahalı ürünlerde bu yöntemi kullanıyorlardı. Oysa günümüzde tüketiciler çok daha fazla ürün için, ürünün ikinci el satış değerini, toplam sahip olma maliyetini etkileyen bir faktör olarak değerlendirmeye başladı.

Araştırmalar bu trendi tetikleyen 3 ana faktörü gösteriyor.

NEXTISM-BİR SONRAKİ
Tüketiciler her zaman 'en son' çıkan ürün ve hizmetlerin vaat ettiği yeni ve heyecan verici deneyimleri yaşamak istiyorlar. Günümüzün 'Deneyim Ekonomisi' yaptığı her alışverişte ‘iyinin de en iyisini’ satın alma beklentisi içinde olan bir tüketici sınıfının doğmasına neden oldu. Bu talepkâr tüketiciler BURADA-VE-ŞİMDİ trendinin etkisi altında ve mümkün olduğunca çok sayıda deneyim yaşamak ihtirasına kapılmış durumdalar.

Tüm bu faktörler bir arada düşünüldüğünde, yeni ürün ve hizmetlerin cazibesinin altında yatan nedenler açık seçik ortada. Geliştirilmiş özellikler, daha yüksek kalite veya güncellenmiş bir tasarım. Aslında tüketicilere yepyeni veya bir öncekinden daha zengin bir tecrübe vaat ediyor. Bu da tüketiciler için daha iyi, daha güzel ve daha ilginç bir hayat anlamına geliyor.

STATUSPHERE/TOPLUMSAL STATÜ
Bilinçli (ve çevre duyarlılığı taşıyan) alışverişin bireylere her geçen gün daha çok statü sağlıyor olması. Bütün tüketici trendlerinin altında yatan en önemli faktör toplumsal statü arayışıdır. Günümüzde ise yaşanan değişim sonucu, tüketicilerin statü elde etmek için, en büyük, en hızlı veya en parlak nesnelere sahip olmanın ötesinde, ‘yeni’ statü kaynaklarına yöneldiklerini görüyoruz: bir alanın uzmanı olmak, cömertlik, bağlantı içinde olmak ve ekolojik kriterlere uygun olmak gibi. Aslında, günümüzde tüketicilerin çoğu dikkat çekici tüketimlerinden ziyade uyanık ve becerikli oluşları sayesinde statülerini güçlendiriyor.

Tabii ki "Recommerce" tüketici davranışının tüketime son vermekle hiç bir ilgisi yok. Burada daha ziyade kullanılmayan eşyaları nakit ya da indirim karşılığı elden çıkarmak, ya da tüketicinin kullanılmış ürünlerinden sorumlu bir şekilde kurtulmaya çalışması, bu yöntemleri kullanarak bilinçli tüketici olmaya çalışması gibi nedenler sayılabilir.


EXCUSUMPTION
Nakit sıkıntısı içindeki tüketicilerin yaratıcı çözümlere sarılması. Batıda süren ekonomik belirsizlik, her geçen gün daha fazla tüketicinin giderek daha azıyla idare etmesine neden oluyor. Tüketicilerin yeni deneyimlere olan açlığı ise azalmıyor. Bu durum onları sahip oldukları eski ya da kullanılmamış eşyaları satarak veya başka eşya ve hizmetlerle takas ederek, akıllıca, yeni ve masum bir alışveriş yöntemi keşfetmeye itmiş durumda. Doymuş pazarlarda birçok tüketicinin hayatlarının büyük bir bölümünü hiper-tüketim çılgınlığıyla geçirdikleri düşünülürse, önceki alışverişlerinden evlerinde çok sayıda az kullanılmış eşya bulunduğu ve bu konuda sıkıntı çekmeyecekleri kesin.

Recommerce trendinin farkında olan, ve tüketimlerini bilinçli olarak bir üst seviyeye taşımak olan uyanık tüketiciler de var tabii ki. İşte bu tüketiciler, daha sonra kolayca ve kârlı bir şekilde elden çıkarabileceklerini bilmenin rahatlığıyla, premium markaları şu anda satın alıyorlar hatta 'yatırım aracı' olarak görüyorlar.

Markalar "Recommerce" girişimlerini çoğunlukla, online platformlar ve mobil pazar yerlerinde yürütüyorlar. Türkiye'de diğer mecraları özellikle de televizyonu da kullanan birçok marka var. Kampanyaların başını ise “ESKİSİNİ GETİR YENİSİNİ GÖTÜR” çekiyor. Özellikle hazır giyim ve elektronik ürünlerde çok kullanılıyor. Mobil Pazar yerleri, ya da bazı markaların yaptığı gibi online siteler açarak müşterilerinin kullanılmış ürünlerini birbirlerine satmasını sağlamak da kullanılan diğer yöntemlerden bazıları.

Trend uzmanları, "Recommerce" trendinin markalar için önemli olmaya devam edeceğini çünkü 2012'de de bu trende tüketicilerin oldukça ilgi göstereceklerini belirtiyorlar.

Kaynak: www.trendwatching.com

7 Aralık 2011 Çarşamba

2012'de tüketicilere "ŞIK FIRSATLAR" sunan tüm markalar kazanmaya devam edecek

2012'de iş dünyasının radarında olması gereken 12 trendi açıklayan ünlü trend analiz sitesi www.trendwatching.com sitesi, en önemli trendlerden birinin "Dealer Chic" olacağını belirtti. Serbest bir çeviriyle "Fırsat Şıklığı" diyebileceğimiz bu trendin daha uzun yıllar gündemde kalacağı konuşuluyor.

Tüketiciler fiyat indirimi ya da hediye gibi avantajlardan her zaman hoşlanmışlardı. Ancak, günümüzde indirim fırsatlarını takip etmek milyonlarca tüketicinin günlük hayatının ayrılmaz bir parçası oldu. Eskiden indirim peşinde koşmak gizlenecek, utanılacak bir durum olarak algılanırken günümüzde tüketiciler için fırsatlardan yararlanmak bir yaşam tarzı, gurur duyulacak bir durum oldu. Üstelik uzmanlar bunun nedeninin ekonomik kriz olmadığını, aksine bu trendin uzun süreler geçerliliğini koruyacağını belirtiyorlar. Zira tüketiciler için fırsatları takip etmek salt ekonomi yapmanın ötesinde, heyecan, kovalamaca, kontrolde olmak, zeki görünmek ve bu sayede statü elde etmek gibi amaçlara da hizmet ediyor. Markalar ise her geçen gün tüketicilere promosyon ve fırsat teknikleri sunmanın daha yeni ve inovatif yöntemlerini keşfediyorlar.

"Fırsat Şıklığı" trendinin önümüzdeki yıllarda giderek daha da önem kazanacak olmasını uzmanlar üç nedene bağlıyor.

DAHA AZ PARAYLA DAHA ÇOK DENEYİM
İnsanlar harcayacak daha az paraları olmasına rağmen, daha fazla deneyim istiyorlar. Ekonomik krizle karşı karşıya olan ülkelerdeki tüketicilerin indirim ve fırsatları sevinçle karşılamaları doğal. Ancak günümüzde, kemerleri sıkmak zorunda olmayan tüketiciler de temel ihtiyaçlarından, tek seferlik lüks alımlara kadar, hemen hemen tüm alışverişlerinde fırsatları kolluyor.

Çünkü tüketiciler mümkün olduğunca çok sayıda deneyim yaşamak motivasyonuyla hareket ediyor. Bu tüketiciler için, arttırdıkları her kuruş yeni ürün ve hizmet, yani yeni deneyimler için harcanabilecek daha fazla para anlamına geliyor.

Nielsen'in Ekim 2011'de açıkladığı verilere göre tüketicilerin tasarruf yapma yöntemleri arasında ilk sırada yüzde 59'la "indirimden alışveriş yapmak" geliyor. İkinci sırada ise yüzde 48'le "indirim kuponu kullanmak" var. İndirim kuponunun en çok kullanıldığı ülkelerin başında ise Çin, Amerika ve Hong Kong geliyor.

KULLANILAN ARAÇLARIN YARATTIĞI MOTIVASYON
Eskinin klasik fırsatlarına göre teknolojik ve online inovasyonun çıkış noktası haline gelen yeni fırsat teklifleri, tüketiciler tarafından akıllıca, havalı ve eğlenceli olarak algılanmaya başladı.

Tüketiciler şu anda internet ve cep telefonları sayesinde fırsatlardan haberdar olmak, yararlanmak ve fırsatları diğerleriyle paylaşmak için yeni teknolojileri kullanıyorlar.
İYİNİN DE İYİSİ
Tüketicilerin en iyi ürünü en ucuz fiyata alması her geçen gün daha kolay hale geliyor. Mobil veya online ulaşım sayesinde tüketiciler anlık olarak sadece fırsatların kendisine değil, söz konusu ürün ve hizmetlerden daha önce yararlanmış tüketicilerin değerlendirmelerine de ulaşabiliyor. Bu sayede tüketiciler ödedikleri paranın karşılığında iyinin de iyisi ürün veya hizmet almayı garantilemiş oluyorlar.


ÖNÜMÜZDEKİ YIL NELER OLACAK?
Tüketiciler aklınıza gelen hemen her alanda fırsat teklifleri beklemeye daha da fazla koşullanmış olacaklar.
Fırsat tekliflerinin tetiklediği anlık alışveriş fırsatları ve özel bir konu veya alanda geçerli fırsatları arama olanakları daha da sofistike hale geleceği için indirimlerden sıkılma ve yorulma durumu henüz söz konusu olmayacak.

Tüketicilerin profil ve tercihlerini dikkate alarak yapılan doğru fırsat teklifleri sayesinde anında alışveriş olanakları artış gösterecek. Artık ‘tüketiciler teklifleri değil’, ‘teklifler tüketicileri’ bulacak. Tüketicilerin iznine tabi fırsat teklifleri dönemi başlayacak.

Lokasyon temelli ve gerçek zamanlı fırsat tekliflerinin artmasıyla özel bir alanda fırsat teklifleri araması yapmak daha doğru ve isabetli sonuçlar verecek.

Fırsat siteleri sadakate daha çok önem verecek, yeni, sadık müşteriler kazanmak ve mevcut müşterilerini ödüllendirmek için fırsatları kullanacaklar. Bu durum, fırsat teklifleri sunan markalarla ilgili olası negatif algının daha da azalmasını hatta tamamen yok olmasını hızlandıracak.

Herhangi bir fırsata ait değerlendirmelere gerçek zamanlı olarak ulaşmak tüketiciler için çok daha kolay hale gelecek, hatta değerlendirmeler otomatik olarak fırsat teklifinin ekinde geliyor olacak.

Daha fazla sayıda marka tüketicinin gözünde ‘indirimsiz, tam’ fiyat taleplerini meşrulaştırabilmek için ürün veya hizmetlerinin benzersiz özelliklerini ön plana çıkartmaya çalışacak.

Kaynak: http://www.trendwatching.com/

3 Aralık 2011 Cumartesi

2012 yılının 12 kritik tüketici trendi

Geçtiğimiz günlerde trendwatcihing.com pazarlamacıların, reklamcıların, CEO’ların, araştırmacıların, iş dünyası ve tüketici trendlerine ilgi duyan herkesin 2012 yılında radarında olması gereken 12 kritik tüketici trendini açıkladı.

Daha önceki yıllarda olduğu gibi, 2012’de de kimi markaların kendilerini uçurumun kıyısında bulurken, bir kısmının da başarıdan başarıya koşacağını belirtiyor rapor. Değişen tüketici ihtiyaçlarını yenilikçi bir anlayışla karşılayacak yaratıcı marka ve girişimciler için 2012’nin bundan önceki yıllara kıyasla çok daha fazla fırsat vaat ettiği belirtiliyor.

İşte bir önem sırası olmadan 2012’de dikkate alınması gereken 12 tüketici trendi:

1. RED CARPET/KIRMIZI HALI (ÇİNLİ MÜŞTERİLERE DİKKAT!)
MediaCat 2011 Temmuz sayısındaki köşe yazımın başlığı “Çin yalnızca üretmiyor artık tüketiyor da” idi. 2012’de dünyanın her yerindeki işletmeler Çinli müşterilere ekstra ilgi göstererek onlara çok özel servis ve fırsatlar sunacaklar. Birçoğu 2011'de  bunu uygulamaya başladı bile.

2. DIY HEALTH/KENDİN-YAP SAĞLIK
2012’de kendin-yap konsepti ‘sağlık’ alanına taşınıyor: Yeni çıkan uygulama ve cihazlar tüketicilerin kendi sağlık durumlarını takip edip, idare etmelerine olanak sağlayacak.

3. DEALER-CHIC
Tüketiciler için bir gurur ve statü kaynağı haline gelen en iyi fırsatlardan yararlanma arzusu hızla bir hayat tarzına dönüşüyor. Bugün artık indirim fırsatlarını takip etmek milyonlarca tüketicinin günlük hayatının ayrılmaz bir parçası haline geldi.

4. ECO-CYCOLOGY/GERİ DÖNÜŞÜM
Geri dönüşüm konusunda sırada ne mi var? Markaların ürettikleri ürünleri tamamen geri almaları ve bu ürünleri sorumlu bir şekilde ve yenilikçi yöntemler kullanarak geri dönüştürmeleri.

5. CASH-LES/NAKİT-SİZ
Nakitsiz alışveriş yapacağımız günlerin eli kulağında. Nakit kullanmamak hem rahatlık ve kolaylık sağlayacak, hem de yeni nesil ödeme sistemleri, ödül ve fırsat mekanizmalarıyla yepyeni bir eko-sistemi beraberinde getirecek.

6. BOTTOM OF THE URBAN PYRAMID/KENTSEL PİRAMİDİN TABANI
2012 yılı markalara, şehirlerde yaşayan milyonlarca düşük gelirli tüketicinin taleplerini karşılamak için sayısız fırsat sunuyor.
7. IDLE SOURCING/ATIL KAYNAKLARIN GÜCÜ
2012’de crowd-sourcing yöntemiyle çözüm getirmek sayısız inovasyona ilham kaynağı olacak gibi görünüyor, özellikle katkıda bulunmak tüketiciler için bu kadar zahmetsiz hale gelmişken.

8. FLAWSOME
2012’de tüketiciler kusurlarını göstermekten çekinmeyen, insancıl markaları bağırlarına basacak. 2012’de tüketiciler markaların kusursuz olmasını beklemeyecek; hatta FLAWSOME ve temelde (ya da bir şekilde) insanî olan markaları bağırlarına basacaklarını bile söylemek mümkün. Hatalarını dürüstçe kabul eden, empati, cömertlik, alçakgönüllülük, esneklik, olgunluk gösteren, espiri anlayışına sahip ve -nasıl desek- biraz karakter ve insaniyet sahibi markalardan bahsediyoruz.

9. SCREEN CULTURE/EKRAN KÜLTÜRÜ
2012’de ‘hayat’, daha yaygın olarak karşımıza çıkacak olan, etrafımızı çepeçevre saracak, daha kişisel ve daha interaktif ekranlarda yaşanacak.

10. RECOMMERCE/İKİNCİ TİCARET
Uyanık tüketiciler için 'ürünleri kullandıktan sonra satmak' 2012’de alışverişin yeni adı olacak.

11. EMERGING MATURIALISM/GELİŞMEKTE OLAN MATURIALISM
Geleneksel olarak ‘tutucu’ kabul edilen gelişmekte olan pazarlardaki tecrübeli ve açık fikirli tüketiciler, 2012’de müstehcen denilebilecek, sözünü sakınmayan kampanya ve ürünlere yeşil ışık yakacak.

12. POINT & KNOW/İŞARET ET VE ÖĞREN
2012 anında görsel bilgiye ulaşmanın yılı olacak. Metin formunda arama yapmak ve metin formundaki bilgi artık hemen hemen herkes için istenildiğinde ulaşılabilir bir şey haline geldi. Şimdi buna (faydalı) bir gerçek dünya unsuru eklemek konusunda yarış başladı – ‘gerçek dünya’ derken nesneleri ve hatta insanları kastediyoruz.

Kaynak: www.trendwatching.com

30 Kasım 2011 Çarşamba

Erkek sağlığına dikkat çeken bıyıklı kampanya: Movember bıyık hareketi

Her yıl Kasım ayı boyunca birçok ülkede binlerce erkek bıyık bırakarak Movember kampanyasına destek veriyor. Amaç erkeklerin sağlığına, özellikle de prostat kanserine dikkat çekmek, bilinç yükseltmek.

Kampanyaya katılmak isteyenler ilk olarak Movember Vakfı’nın oluşturduğu www.movember.com sitesine üye olmakla başlıyor. 1 Kasım'da erkekler tamamen temiz bir yüzle bıyıksız olarak siteye üye oluyorlar. Ayın geri kalanında sitenin baş kahramanı Mo Bros onlara bıyıklarına şekil vermeleri için yardımcı oluyor. 30 gün boyunca Mo Bros sokaklarda reklam panolarıyla yürüyor, billboard’lara çıkıyor ve kampanyanın gündemde kalmasını sağlıyor.

Kasım sonunda ise Mo Bros ve Mo Sistas bir partiyle kampanyayı ve kampanyaya katılanları kutluyorlar.

Movember aynı zamanda ABD’de Prostat Kanseri Vakfı ve LIVESTRONG, the Lance Armstrong Foundation tarafından da destekleniyor ve onların fonlarından yararlanıyor.

Avustralya'nın Melbourne kentinde 2003’te 30 kişinin katılımıyla mütevazi bir hareket olarak başlayan Movember Avustralya, Yeni Zelanda, ABD, Kanada, İngiltere, Finlandiya, İspanya, Güney Afrika ve İrlanda başta olmak üzere diğer ülkelere hızla yayılmış. Zamanla Rusya, Dubai, Hong Kong, Antarktika, Mumbai, Rio de Janeiro, gibi yerlerin katılımıyla 1,1 milyondan fazla kişinin üye olduğu küresel bir harekete dönüşmüş. Kampanyanın temel amacı erkeklerin karşılaştıkları sağlık risklerini onlara anlatmak ve bazı alışkanlıklarını değiştirmelerine onlara yardımcı olmak.

27 Kasım 2011 Pazar

TBWA İstanbul'un taşınma kampanyasının hikayesini İLKAY GÜRPINAR anlattı

BU GECE VE HER GECE TBWA/ETİLER'DEYİZ
Geçen hafta TBWA/İSTANBUL Etiler'e eski adıyla Mayadrom Uptown Alışveriş Merkezi olarak bilinen yeni yerine taşındı. Taşınmayı bir sosyal medya ve www.mediacatonline.com'da duyuran ajans ilginç bir kampanyayla gündeme geldi. Taşınma kampanyasının hikayesini ajansın kreatif direktörü İlkay Gürpınar anlattı:

TBWA\ISTANBUL on yıl sonra, Maslak ofisinden Etiler’e taşındı. Biz de bunu duyurmak için ajans çalışanlarıyla bir kampanya hazırlamak istedik.

ETİLER'İN BAR AFİŞLERİ
Etiler’in bar afişleri meşhurdur. Bilirsiniz, hani Nispet, Keops tarzı barların sanatçı afişleri… Bunlardan yola çıkarak ajans içinde bir fotoğraf çekimi yaptık.

Saç, makyaj, kostüm, styling gibi şeylerin tamamı ajans çalışanları tarafından hazırlandı. Fotoğraflar Serdar Ortaç ve Hande Yener müzikleri eşliğinde, son derece eğlenceli bir ortamda çekildi. Daha sonra art direktörlerimiz, Etiler bar posterlerinin görsel dünyasını örnek alarak afişlerin tipografisini hazırladı. Yazılar, çiziler, degradeler, gereksiz ışıklar, yersiz pırıltılar gibi... Son dokunuşlar yapıldı.

Ve posterleri internetten yaymaya başladık. Facebook’a koyduğumuz andan itibaren telefonlar çalışmaya, e-mailer gelmeye başladı.

İlginç olan, reklamcı olsun olmasın bu şaka herkesin çok hoşuna gitti. Reklam dünyasıyla alakası olmayan kişilerden de çok güzel tepkiler aldık. Hatta ajansımıza gelip tanışmak isteyenler oldu.

Posterleri aynı zamanda Etiler civarına astık. Taşındığımız yerin çevresine, Nispetiye Caddesi'ndeki duvarlara, ağaçlara… Barların yakınlarına, girişlerine, çıkışlarına… Görenler ilk anda gerçekten bir bar posteri sanıyorlar. TBWA ismini fark edince şaşırıyorlar. Birçok kişi sokakta gördüğü fotoğrafları çekip twitter’a eklemiş. İtiraf etmeliyim ki, ben bile duvarlarda asılı posterleri gördüğümde bir an unutarak gerçek sandım.

MESAJIMIZ DA MANİDAR:
BU GECE VE HER GECE TBWA\ETİLER’DEYİZ
İyi işlere imza atmak için, çok çalışan bir ajansız. Severek ve bolca kaynatarak çalışırız. Ama her iyi şeyin bir bedeli var. Bizi tanıyanlar bilir, gece mesailerimiz bol olur. Mesaj cümlemiz de aslında biraz bu halimizle dalga geçiyor.


23 Kasım 2011 Çarşamba

Ne kadar büyüleyicisiniz?

"Büyüleyicilik her türlü karar mekanizmasını etkiler. Tercih edeceğiniz markalar, unutamadığınız şarkılar, evleneceğiniz kişi, işe alacağınız insan... Eğer doğru yöntemleri kullanırsanız büyüleyici olmayacak hiçbir şey yoktur."

Büyüleyici olmanın yedi tetikleyici unsurunu kreatif yönetmen, yazar, konuşmacı Sally Hosghead 16-18 Kasım arasında Las Vegas’ta WOMMA (Word of Mouth Marketing Association) gerçekleştirilen Ağızdan Ağıza Pazarlama Zirvesi’nde paylaştı.

Büyüleyicilik insanların olduğu kadar, markaların ve şirketlerin de en büyük ihtiyacı. İşte Sally Hosghead'ın uzun yıllar araştırma şirketleriyle çalışarak oluşturduğu büyüleyici olmayı tetikleyen yedi önemli unsur:

GÜÇ
İnsanlar doğal liderleri takip etmekten hoşlanırlar. Gücünüzü kullanırsanız diğerlerinin tamamını kontrolünüz altında tutarsınız.

TUTKU, İHTİRAS, ŞEHVET
Bir insanın aurası, sıcaklığı, beden dili onun büyüleyiciliğini tetikler. Bu markalar için de geçerlidir. Eğer şehvet ve arzu uyandıracak şekilde tutkuluysanız mesajlarınız daha fazla istenir, dikkate alınır.

GİZEM
Temel şeyleri söyleyerek değil, gizem yaratarak insanlar ve markalar büyüleyici olabilir. Gizemli olursanız insanlar daha fazla merak ederler, daha fazla araştırırlar, daha fazla öğrenmek isterler.

ALARM, UYARI
Aciliyet duygusu hızlı haraket edebilme ihtiyacı yaratır, bu da büyüleyici bir etki beraberinde getirir.

PRESTİJ
Prestij eşliğinde verilmiş bir mesaj sizi diğerlerinden birkaç adım öne taşır. Gıpta edilmesini sağlar.

ASİ OLMAK, SIRADIŞI OLMAK
İnsanlar kendi rutinleri dışında farklı yollardan deneyim yaşamaktan büyülenirler.

Bu özelliklerin en az yarıdan bir fazlasını taşımıyorsanız yeterince "büyüleyici" değilsiniz demektir.

4 Kasım 2011 Cuma

Bu yılın en yaratıcı dijital kampanyası: Seninki kaç santim?

Yaratıcılıkta sınır tanımayan dijital pazarlama fikirlerini ödüllendirildiği Digital Age Yaratıcılık Ödülleri'nin ikincisi 3 Kasım 2011 akşamı gerçekleşen ödül töreniyle sahiplerini buldu.

Yarışmanın 23 kategorisine 1 Temmuz 2010 – 30 Haziran 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş toplam 345 proje başvurdu. V For Viral ajans Greenpeace Akdeniz için yaptığı 'Seninki Kaç Santim' çalışması bu yıl tüm projelerin önüne geçmeyi başardı ve büyük ödülü kazandı.

'Seninki kaç santim?' projesi büyük ödülün yanı sıra 'En Yaratıcı Sosyal Medya Kampanyası' ve 'En Yaratıcı Dijital Medya Kullanımı' kategorilerinin birincisi olurken, 'En Yaratıcı Viral Kampanyalar' kategorisinde de başarı ödülü kazandı.


STRATEJİ, UYGULAMA VE YARATICILIK
Çeşitli araştırma verilerini dikkate alarak bu gidişle dünyadaki balık stoklarının 2050’de biteceği gerçeği ile yola çıkan Greenpeace Akdeniz ve V For Viral ajansı azalan balık popülasyonu konusunda farkındalık yaratmak, sorunun kaynağını göstermek ve bireylere çözümün bir parçası olabileceklerini anlatmak amacıyla bir strateji geliştirmiş. Çözümün, Tarım Bakanlığı’ndan yasal balık avı boylarının yeniden düzenlemesini istemek olduğuna inanıyorlar ve insanları şaşırtarak, ilgilerini çekerek bu çalışma için hazırlanan web sitesine gelmelerini sağlıyorlar.

İnsanların seks çağrıştıran, provokatif bir çağrıya kayıtsız kalamayacağını düşünüp, paylaşarak arkadaşlarını “kandırabilecekleri” ve zaten aşina oldukları bir söylemi kampanya konsepti olarak seçmişler: 'Seninki Kaç Santim?' Ajans, bu söylemin, ilk bakışta balık rezervlerinden bahsetmese de boyutun önemini vurguladığını belirtiyor.

KREATİF UYGULAMA:
Ajans kampanya için bir web sitesi tasarlayarak işe başlamış. Kullanıcılar, sitedeki formu doldurarak Tarım Bakanlığı’ndan yasal avlanma boylarını düzeltmesini istiyorlardı. Akıllı telefonlara özel mobil site üzerinden de katılım alınıyordu. Aynı zamanda tüketicilerin aktif rol alması için “balık büyütme” uygulaması da kurgulanmış. Form imzalandığında sistem bir balık üretiyor ve balığın büyümesi, her kullanıcıya özel bağlantıya gelen tıklara ve doldurulan forma bağlıydı.

Farklı bir kitlede farkındalık yaratmak için İrem Altuğ ve Özgür Özberk’le bir viral video hazırlanmış ve video, ünlülerin internete sızdırılmış seks kasetlerini andırıyormuş. Çoğu ücretsiz sağlanan billboard ve raketlerde, SMS kampanyası başlatılan tanıtım kampanyası Şenay Gürler’in seslendirdiği radyo spotuyla devam etmiş. “Check-in” olmaya dayalı Foursquare’de Greenpeace Akdeniz profili yaratılarak ve balık satan tüm restoran, hal ve marketlere “ipucu” olarak kampanyayı duyuran mesajlar bırakılmış ve kullanıcılar “check-in” oldukça marka mesajı ekranlarında belirmiş.

Özellikle konvansiyonel medyada son derece popüler olan bu kampanyanın sonuçları hem Greenpeace Akdeniz hem de ajansın yüzünü güldürmekle kalmamış, aynı zamanda birçok ödül kazanmalarını da sağladı. Aynı kampanya Felis Ödülleri 2011'de de 'En İyi Çoklu Medya Kullanımı' kategorisinde başarı ödülü alırken, 'En İyi Kamu Yararı Kampanyası' kategorisinin birincilik ödülünü kazanmıştı.

31 Ekim 2011 Pazartesi

En iyi sosyal medya çalışması: Rocconnect

Felis 2011 ödüllerindeki en yeni kategorilerden birisi de "En iyi sosyal medya kullanımı" idi. Bu kategori yeni olmasına karşın en fazla başvuru alanlardan biri oldu. Yarışmak için 53 proje başvurdu ve bunlardan 14 tanesi kısa listeye kaldı. Birkaç aşamalı değerlendirmeden sonra Wanda Digital'in Frito Lay için hazırladığı "Rocconnect" isimli proje birincilik ödülü aldı. Başarı ödülü ise verilmedi. Ajansın proje ile ilgili bilgileri:

“ROCCONNECT” İNOVATİF MEDYA STRATEJİSİ:
Rocco’yu kadın-erkek ilişkilerinde bir aracı olarak konumlandırdık. Hedef kitlemiz olan gençler zamanının çoğunu Facebook’ta geçirdiği ve burada karşı cinsle tanışma girişimlerinde bulunduğu için, ana mecra olarak Facebook’u seçtik.

KREATİF UYGULAMA:
Rocco için hayatın çılgınlığını, saçmalığını ve aşkı içinde barındıran “Roccoloji” felsefesi etrafında sıkı bir Facebook hayran sayfası açtık. Bu sayfada kullanıcıları karşı cinsle birbirine bağlamak ve klişe tanışma cümlelerine son vermek için Rocconnect adında bir aplikasyon geliştirdik. Rocconnect’te kullanıcıları kendi yaratıcı tanışma cümlelerini paylaşmaya davet ettik. Rocco sıkı şeker kutusunda 50 adet şeker bulunduğu için bu cümlede 1’den 50’ye kadar bir sayı kullanmalarını istedik. Gerçekten işe yarayıp yaramadığını test etmek için, haftanın en çok like alan cümlesini denedik ve karşı taraftan gelen tepkileri gizli kamera ile kaydettik ve hayran sayfasında paylaştık. En çok like alan cümlenin sahibine bir Samsung Corby, geri kalan 9 kişiye de Rocco şeker paketi hediye ettik. Rocco’nun Facebook sayfasındaki hayranlardan gelen yoğun istek üzerine Rocconnect aplikasyonunu 2 hafta için tekrar açtık!


HEDEF KİTLE ve SONUÇ:
Eğlenmeyi ve flört etmeyi seven ergenlik çağındaki gençler hedef kitlemizi oluşturdu. 101.253 kişi Facebook sayfasına hayran oldu. 10.520 tane tanışma cümlesi toplandı.88.423 aylık aktif kullanıcı ve 1.844.427 girdi gösterim sayısı elde edildi. Videoların izlenme sayısı 3.5 milyon’un üzerinde!

27 Ekim 2011 Perşembe

Coca-Cola Kutup Ayıları ve çevrelerini korumak amacıyla ikonik kırmızı kutuluranı değiştiriyor

Coca-Cola Yönetim Kurulu Başkanı Muhtar Kent 'Arctic Home' kampanyası çerçevesinde 1 Kasım'dan başlayarak 2012 Şubat başına kadar Coca-Cola'nın meşhur ikonik kırmızı kutularının değiştirileceğini açıkladı. psfk'nin haberine göre yeni kutuda kırmızı zemin yerine beyaz zeminde bir anne kutup ayısı ve iki yavrusu ile kırmızı Coca-Cola logosu yer alacak. Bu değişim WWF'in kutup ayılarını koruma çabalarına yardımcı olmak amacıyla başlatılan 'Arctic Home' kampanyasına dikkat çekmek amacıyla yapılıyor.
Muhtar Kent, 1922'den bu yana Coca-Cola'nın simgesi haline gelmiş, markanın en büyük değerlerinden biri olan, kutuların görsellerindeki değişikliği WWF ile işbirliklerindeki farkındalığı arttırmak amacıyla yaptıklarını açıkladı. Ve bu değişikliğin bu görkemli hayvanlar için olumlu bir fark yaratacağına inandıklarını belirtti.

Kutup ayıları daha önce sık sık Coca-Cola'nın reklam yıldızları olarak rol alıyorlardı. Şimdi ise marka 1.4 milyar beyaz kutunun kutup ayıları ve çevrelerini korumak için yardımcı olacağını umuyor.

26 Ekim 2011 Çarşamba

İnternet şubesini kullanmayan son insan

Medya ve reklamcılık tarihinin en yaratıcı dönemlerinden birini yaşıyoruz. Bu yıl altıncı kez gerçekleştirdiğimiz Felis Ödülleri’nde bunu kanıtlayacak yüzlerce örnek gördük. Mecralar arası farklılığın gittikçe silindiği, mecraların iç içe geçtiği bugünlerde reklam mesajlarını tüketicilere etkili bir şekilde ulaştırmak her zamankinden daha zor. Ancak bu yıl gerçekleştirdiğimiz Felis Ödülleri’ne başvuran projelerden anladığımız kadarıyla, bu zorluğu çok rahat aşan bir sektör var karşımızda. Sektörün herbir yanında yaratıcılık pik yapmış durumda. Sadece kreatif ajanslarda ya da medya ajanslarında değil interaktif ajanslarda, doğrudan pazarlama ajanslarında, etkinlik ajanslarında… Her yerde yaratıcı fikirler yarış halinde.

Felis Ödülleri’nin ilk yılında, 2006’da 118 proje başvurmuştu. Bu rakam bize o yıl çok yüksek gibi gelmişti . Bu yıl ise ulaştığımız proje sayısı 685 oldu.

Televizyon ülkemizde hâlâ en yüksek ilgi gören mecra. Bu yüzden de reklam yatırımlarından 2011’in ilk yarısında yüzde 58 pay aldı. Reklamcılar Derneği’nin ilk altı aylık reklam yatırımları araştırmasında gazete mecrasına yüzde 24, dijital mecraya yüzde 7, açıkhavaya ise yüzde 6 oranında reklam yatırımı yapıldığını gördük.

Dijital, her ne kadar tüm reklam yatırımları içinde yüzde 7 gibi nispeten küçük bir orana sahip olsa da, reklamcıların yaratıcılığını tetikleyen, reklamverenin daha düşük maliyetlerle daha büyük kitlelere ulaşmasını sağlayan, onlara büyük olanaklar sunan bir mecra.

İNTERNET BANKACILIĞINI KULLANMAYAN SON İNSAN
Bu yıl Felis Ödülleri'nde büyük ödül, Rabarba’nın Garanti Bankası için gerçekleştirdiği “İnternet Bankacılığını Kullanmayan Son İnsan” isimli çalışmaya gitti. Bu çalışma büyük ödülün yanı sıra En İyi Tüketiciyle Bağ Kurma (Consumer Engagement) Kullanımı, Finans ve En İyi Doğrudan Pazarlama Kullanımı kategorilerinde de birinci oldu.




Ajansın yarışmanın başvuru formuna yazdığı inovatif medya stratejisinin özeti şu şekildeydi: “Garanti Bankası daha fazla müşterisinin internet bankacılığı hizmetini kullanmasını istiyordu. Yıllar içinde yaptığı iletişimle, internet bankacılığını kullanan müşteri sayısını 1,6 milyona yükseltmiş ama orada takılmıştı. Yapılan TV reklamları, sayıyı arttırmaya yardımcı oluyor, ancak beklentilerin altında kalıyordu. Ayrıca bir bankanın 'kendi müşterileri ile' TV, radyo, basın gibi kitlesel mecralar üzerinden konuşması çok maliyetli oluyordu

"İnternet şubesini kullanmayan banka müşterisini, işlemlerini internet üzerinden yapmaya ikna edecek güçlü bir yönteme ihtiyacımız vardı. Bu hedef kitleyle ‘doğrudan’ ve ‘birebir’ iletişime geçmek en doğrusuydu. Banka, kendi müşteri portföyü içerisindeki ‘internet bankacılığı kullanmayan’ müşterilerin isimlerini, e-posta adreslerini ve cep telefonu numaralarını zaten biliyordu. Elimizde yeterince bilgi vardı, ancak özellikle sıradan e-posta ve cep telefonu mesajları yollandığında, bu mesajlar dikkat çekmiyordu. Çoğu zaman açılmadan, okunmadan siliniyordu bunlar."

"E-posta mesajı gibi oldukça sıkıcı ve sıradan görünen bir mecra, ‘isme özel son dakika haberi’ içeren interaktif bir e-postaya dönüştürüldü, müşterilerin davranışları yaşatılan interaktivite sayesinde değiştirilmeye çalışıldı.”

‘İNTERNET ŞUBESİNİ KULLANMAYAN SON İNSAN SENSİN’
Ajans bir video hazırlamış ve videoyu internet bankacılığını kullanmayan müşterilerin e-posta adreslerine “İnternet şubesini kullanmayan son insan sensin” başlığıyla göndermiş. Videoyu açan müşteri internet bankacılığını kullanmayan son insan olduğunu ve haberlere çıktığını görüyor. NTV’nin haber spikerlerinden birisinin sunduğu, kendi adının yazıyla ekrandan aktığı bir haberle karşılaşmış müşteri.

Haberi izleyen müşteri şaşkınlığını üzerinden atamamışken, spiker canlı telefon bağlantısı olduğunu söyleyerek müşteriyi cep telefonundan sesli yanıt sistemi ile arıyor. Spiker, eş zamanlı olarak hem videoda hem de telefonda konuşuyor ve müşteriye neden internet bankacılığını kullanmadığını soruyor. Bir IVR mesajıyla telefon diyalogu sağlanıyor ve müşteriye internet bankacılığına geçmek isteyip istemediği soruluyor. Nihayet ses tanımlama teknolojisi sayesinde, verilen “evet” ya da “hayır” yanıtlarına göre, “evet” diyen müşteriye internet bankacılığına giriş yapmasını sağlayacak şifreyi içeren bir e-posta gönderiliyor.

Günümüzde başarının en önemli anahtarı tüketiciyle bağ kurabilmek. Bunu yaparken de makul bütçeler içerisinde müşterinin kendisini özel hissetmesini sağlamak. Şimdilik bunu en çok kolaylaştıran mecranın diğer mecralarla da çok kolay entegre edilebilen dijital olduğunu görüyoruz.

* Bu yazı MediaCat Dergisi Ekim 2011 sayısında yayınlanmıştır.

17 Ekim 2011 Pazartesi

John Maeda'nın felsefesi: teknolojinin insanileştirilmesi

29 Kasım 2011'de gerçekleştirilecek MediaCat Marketing Forum 2011'in ana teması: Simplicity, Design & Inovation. Ana konuşmacılardan birisi John Maeda. Rhode Island School of Design’ın (RISD) başkanı olan John Maeda, aynı zamanda kariyerini kendi felsefesi olan “teknolojiyi insanileştirme” üzerine kurmuş dünyaca ünlü bir grafik tasarımcı, bilgisayar bilimci, eğitmen ve sanatçıdır.
Japon asıllı bir Amerikalı olan Maeda daha önceleri, Massachusetts Institute of Technology (MIT)’de 12 yıl boyunca profesör olarak medya sanatları ve bilimleri dersi veren ve üniversitenin medya laboratuvarında  araştırma başkan yardımcılığı yapan  Maeda, son 10 yıldır teknoloji, bilim ve sanatları, 21. Yüzyıl’ın yaratıcılık ve inovasyon sentezine entegre etmek için çalışıyor.

Maeda, aynı zamanda bazı büyük markalar için tasarım çalışmaları da yapıyor. Bu markalar arasında Cartier, Google, Philips, Reebok, Samsung yer alıyor.

2008 yılında Esquire tarafından 21. Yüzyılın en etkili 21 insanından biri olarak gösterilen Maeda çalışmalarında yeni yaratıcı ekonomide sanatçı ve tasarımcıların oynayacakları rolün gerekliliğini savunuyor. 14 dile çevrilmiş son kitabı Simplicity, Basitlik Kanunları ile birlikte Maeda’nın toplam 8 kitabı bulunuyor.

Maeda, MediaCat Marketing Forum 2011'de ekonomik belirsizliklerle dolu bugünlerde bizi ileriye götürecek tek şeyin neden sanat, tasarım, iş, bilim ve teknolojinin harmanlanmasıyla oluşturulacak aydınlatıcı bir inovasyon olduğunu açıklayacak.

16 Ekim 2011 Pazar

En iyi çoklu medya kampanyası: "Avealı olmayanlara iyi davranın"

"AVEA'LI OLMAYANLARA İYİ DAVRANIN"
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Felis'te en iddialı kampanyalar "Çoklu Medya" kategorisinde yarıştı. Son bir yıla damgası vurmuş kampanyaların kıyasıya yarıştığı bu kategoride bu yıl ipi TBWA'in AVEA için hazırladığı "Avea'lı olmayanlara iyi davranın" kampanyası göğüsledi. Birçok kategoride birincilik ödülü kazanan kampanyayla ilgili ajanstan gelen bilgi şu şekilde:

İNOVATİF MEDYA STRATEJİSİ:
Her operatörün birbirine benzeyen ürün/tarife/servisler sunduğu bir ortamda başarıya ulaşmanın yolu; müşteri zihninde geniş bir yer kazanacak ve rakiplerin henüz dokunmamış olduğu köşeleri sahiplenebilecek yenilikçi teklifleri, dikkat çekici bir iletişimle tüketiciye ulaştırmaktan geçiyordu. Avea’nın avantajını ön plana çıkarmak için, rakip operatör kullanıcılarının kendi operatörlerinden en çok şikayetçi oldukları durumun, katlandıkları maliyet olduğu içgörüsünden hareket ettik. Bu durumu nasıl iletişime taşırız ve o insanların içinde bulundukları bu duruma dikkatini nasıl çekeriz diye düşündük.

Mobil Öğrenci tarifesini iletişime taşıyacak olan konsept olarak “Avealı Olmayanlara İyi Davranın” kampanyasını geliştirdik. Avealı olmayanların masraflarının çok olmasından yola çıkarak; hayatlarında hiç bir şeyden geri kalmamaları için metrolardan otobüs duraklarına, tribünlerden lokantalara kadar farklı mecralara genişleyen bir kampanya oluşturduk.

Bu kampanya için ‘Avealı olmayan’ ve iyi davranılması gereken bir karakter yarattık. Bu karakterin hikayeleri ile Avealı olmayanlara hayatın ne denli zor olduğunu ve Avealıların, Avealı olmayanlara iyi davranması gerektiği mesajını esprili bir şekilde verdik.

KREATİF UYGULAMA:
Hazırlanan reklam filmlerimizde, ‘Avealı olmayan’ karakterimizin, sevgilisi, arkadaşları hatta Ramazan davulcusunun ona maddi olarak destek olmaya çalıştığını izledik. Kampanyayı ana mecralardan hayatın içine taşıyarak, insanları birebir günlük yaşamlarında da yakaladık.

Kitabevlerinde, Avealı olmayanlara son derece küçük boyutlarda olan ve dünya klasiklerinin sadece kısa özetlerini içeren ücretsiz kitaplar dağıttık. Restoran, kafeler ve üniversite kantinlerinde amerikan servisler ve menü görünümlü föylerle yer aldık.

İnönü Stadı’nın herkesçe bilinen ‘Beleştepe’ noktasına bir “Avealı Olmayanlar Tribünü” inşa ettik ve bu tribünde Avealı olmayanlara Beşiktaş’ın maçlarını ücretsiz olarak izlettirdik. Daha sonra bu uygulamanın videosu internette paylaşıldı. Böylece, bir uygulama ile hem gerçek hayatta hem de sanal dünyada etki yaratılmış oldu.


HEDEF KİTLE VE SONUÇ:
Kampanyada genç olan veya cep telefonu kullanım alışkanlıkları gençlerle benzerlik gösteren faturasız hat sahibi kitle hedeflendi.

Kampanya dönemi süresince aylık ortalama aktivasyon, önceki döneme göre %194 daha fazla gerçekleşti. Kampanya dönemi süresince aylık ortalama müşteri kaybı, önceki dönem ile karşılaştırıldığında %21 oranında azaldı.

Aktivasyon oranlarındaki artış ve müşteri kaybındaki azalış sonucunda; kampanya dönemi aylık net müşteri kazanımı, önceki dönem aylık ortalama net müşteri kazanımından (aktivasyon-müşteri kaybı) %232 daha fazla gerçekleşti.

BAŞARI ÖDÜLLERİ:
TURKCELL DAHA FAZLA HAYAT, SENİNKİ KAÇ SANTİM?
Felis 2011'de başarı ödülleri ise iki ajansa gitti. Mindshare, Turkcell daha fazla hayat lansman kampanyasıyla başarı ödülü kazanırken V For Viral ise Greenpeace için hazırladığı Seninki kaç santım? kampanyasıyla diğer başarı ödülünün sahibi oldu.


11 Ekim 2011 Salı

İnternet yaratıcılığın kalesi

13 Ekim Perşembe 2011 günü düzenlenecek olan Digital Age Konferansı’na katılacak olan Huffington Post’un genel yayın yönetmeni Arianna Huffington, haber siteleri ve blogların dünyayı dönüştürdüğünü
belirtiyor.


İNTERNET YARATICILIĞIN KALESİ
Türkiye'ye gelmeden önce Milliyet Gazetesi'ne verdiği söyleşide Arianna Huffington interneti yaratıcılığın kalesi olarak tanımladı. İnternet'in giderek büyüdüğünü ve olgunlaşma dönemine doğru yol aldığını belirten Huffington şöyle devam etti:

"Şu an en önemli ve yüreklendirici gelişmelerden biri internetin büyümüş olmasıdır. Yetişme çağında gece showları, video oyunları, yüksek sesli müzik, abur cubur yemeklerden ibaretti ve büyüyünce ne olacağını bulmaya çalışıyordu. Geleceğin, olgun, yetişkin interneti insanların deneyimlerini -tutkularımız, bilgimiz, iletişim kurma arzumuz- toplama ve online bir deneyime aktarma potansiyeline sahip. Bu, internette girişimci olmayı özel olarak kolaylaştırmazken, önemli de sonuçlar doğuruyor. İnternet giderek yaratıcılığın kalesi haline gelir ve internet dışındaki hayatlarımıza ait deneyimleri ve değerleri yansıttıkça, bu değerler online ya da değil tüm şirketlerin ayrılmaz bir parçası haline gelecek."

‘Kendini ifade yeni bir eğlence anlayışı artık’
Dünyada 750 milyondan fazla insanın aktif olarak Facebook kullandığını, Twitter’da günlük olarak 140 milyon tweet atıldığını söyleyen Huffington, Ağustosta Huffington Post sitesinin 100 milyonuncu yorumunu aldığını belirtti. Kişilerin kendilerini ifade etmelerinin yeni bir eğlence anlayışına dönüştüğünü vurgulayan Huffington, "her şeye rağmen önemli olan bu istatistikleri benzersiz bir gerçek zamanlı bağlantı, katılım ve bağlılık çağına dönüştürebilmektir" dedi.

Twitter’ın kurucusu Biz Stone’un dediği gibi Twitter'ın bir teknoloji başarısı değil; bir insanlık zaferi olduğunu söyleyen Huffington bireyler ve toplulukların sosyal ağlar ve medya araçları üzerinden giderek daha fazla bir araya geldiğini ve giderek daha yoğun bir şekilde ilgi alanlarını ve düşüncelerini paylaştıklarını belirtiyor. Bunun sadece haberlere ya da medyaya değil, neredeyse hayatımızın her alanına uygulandığına dikkat çeken Huffington: "Mesela, şirketler sosyal medyayı kullanırken tüketicilerin içgüdülerinden yararlanarak pazarlama yapıyorlar, onları materyalizm, seks, para ve kişisel beğeninin ötesinde bir yaklaşımla kendilerine bağlıyorlar. diye devam ediyor.

ARIANNA HUFFINGTON KİMDİR?
Huffington Post’un kurucu ortağı ve genel yayın yönetmeni olarak tanınan Arianna Huffington, Time dergisinin yılda bir kez dünyanın en etkileyici isimlerini seçtiği TIME 100 listesine, Financial Times’ın ‘On yıla şekil veren 50 kişi’ listesine, Newsweek’in ‘On yılın en başarılı 10 düşünce lideri’ arasına ve Forbes’un ‘Medyada en etkili kadınlar’ listelerine girdi. Son kitabı ‘Third World America: How Our Politicians Are Abandoning the Middle Class and Betraying the American Dream’ de dahil toplam 13 kitabın yazarı. Bu arada geçtiğimiz şubat ayında, AOL Huffington Post’u 315 milyon dolara satın aldı. Anlaşma ile Arianna Huffington, grubun genel yayın yönetmeni olarak kaldı.

9 Ekim 2011 Pazar

Dünyanın en yaşlı Facebook kullanıcısı 104 yaşında


Bu sevimli büyük büyükanne Lillian Lowe 104 yaşında ve dünyanın en eski Facebook kullanıcılarından olduğu iddia ediliyor. Yaklaşık iki ay sonra 104 yaşını bitirecek olan Lillian artık güncellemelerini iped kullanarak yapıyormuş. 7 torun ve 13 büyük torun sabihi büyük büyükanne onları daha kolay takip etmek ve onlara yetişmek için Facebook’ta olduğunu söylüyormuş.

Temmuz ayına kadar en eski Facebook kullanıcısı rekoru Ivy Bean isimli kişiye aitti. Ivy Bean Facebook’ta 5.000 arkadaşa, Twitter’da ise 56.300 takipçiye sahipti. Ancak Temmuz’da hayatını kaybedince bu rekor Lillian Lowe’e geçti.

2 Ekim 2011 Pazar

En başarılı ambiant uygulamalar: Avea Beleştepe, Doritos late night kepenk, DASK deprem geçecek hayat devam edecek

EN İYİ AMBIANT MEDYA KULLANIMI

2011'de Felis Ödülleri En İyi Ambiant Medya Kullanımı kategorisinde toplam 36 proje yarıştı ve 15'i kısa listeye kaldı.

”BELEŞTEPE”
Daha önce yapılan MediaCat Out Of Home yarışmasının da çok ödül kazanan projelerinden olan ”BELEŞTEPE” TBWA İstanbul'un Avea "Avea'lı olmayanlara iyi davranın" kampanyası dahilinde yapılmış. Ajanstan gelen açıklama şu şekilde:

İNOVATİF MEDYA STRATEJİSİ:
Avea’nın avantajını ön plana çıkarmak için, rakip operatör kullanıcılarının kendi operatörlerinden en şikayetçi oldukları durumun, katlandıkları maliyet olduğu içgörüsünden hareket ettik. Bu durumu nasıl iletişime taşırız ve o insanların içinde bulundukları bu duruma dikkatini nasıl çekeriz diye düşündük. ‘Avealı Olmayanlara İyi Davranın’ konsepti de işte böyle doğdu. İnönü Stadı yanında gerçekleştirdiğimiz ‘Beleştepe’ uygulaması da, bu kampanyanın bir parçası olarak hayat buldu.

KREATİF UYGULAMA:
Beşiktaş İnönü Stadı’nın Beleştepe olarak bilinen ve para verilmeden maçların izlendiği bölümüne özel tribün inşa ettik. Bu tribüne, BJK’nın maçlarını (ya da en azından maçların bir kısmını) ücretsiz izlemeleri için, ‘Avealı olmayanları’ davet ettik. Masraflarının fazla olduğunu bildiğimiz Avealı olmayanların, bilet parası vermeden maçları izlemelerini sağladık. Böylelikle Avealı olmayanlara iyi davranın kampanyamızla bütünleşik bir etkinlik yaratmış olduk.

HEDEF KİTLE:
Kampanyamızın hedef kitlesinde,faturasız cep telefonu kullanan ya da kullanım alışkanlıkları faturasız kitleye benzeyen tüketiciler bulunuyordu. Hedefimiz yeni abone kazanımını artırmak olduğu için odağımızda rakip operatör kullanıcıları vardı.
SONUÇ:
O gün maça gelen, o civardan araçlarıyla geçen ve bizzat tribünde yer alan binlerce kişi uygulamayı ilgiyle takip etti ve çok net olan “Avealı olmayanlara iyi davranın” mesajımızı aldı. Daha sonra bu uygulamanın videosu internette paylaşıldı. Viral etkisi yüksek olan bu video, internet ortamında insanlar tarafından birbirlerine gönderildi. Video 30’dan fazla video paylaşım sitesinde yer alırken, toplamda 1,5 milyon üzerinde izlenme sayısına ulaştı. Ayrıca Avea ve BJK Facebook sayfalarında paylaşılan video, 600’ün üzerinde ‘Beğeni’ aldı. Böylece, bir uygulama ile hem gerçek hayatta hem de sanal dünyada etki yaratılmış oldu.

BAŞARI ÖDÜLLERİ:
"DEPREM GEÇECEK HAYAT DEVAM EDECEK",
"DORİTOS LATE NIGHT KEPENK"
Ambient çalışmalarda başarı ödülleri DASK için hazırladığı "DEPREM GEÇECEK HAYAT DEVAM EDECEK" çalışmasıyla Zenithmedia, Frito-Lay için hazırladığı "DORİTOS LATE NIGHT KEPENK" çalışmasıyla Youth Republic'e gitti.

29 Eylül 2011 Perşembe

En iyi indoor, instore projesi: “BONUS CARD AD. D BOX”

MediaCat Felis Ödülleri'ne 2011'de Mecra Bölümü, En İyi Instore/Indoor Kullanımı kategorisine 19 proje başvurdu. Ön jüri değerlendirmesinde kısa listeye 9 proje kaldı. Seçici Kurul değerlendirmesinde ise Cereyan Medya'nın Garanti Bankası için hazırladığı

“BONUS CARD AD. D BOX” isimli projesi birincilik ödülü kazanırken, OMD İstanbul'un Vodafone için hazırladığı "VODAFONE'DA İNECEK VAR" projesi başarı ödülünün sahibi oldu.

“BONUS CARD AD. D BOX”
Garanti Bankası için gerçekleştirilen “BONUS CARD AD. D BOX” çalışmasının ajans tarafından gönderilen bilgileri işin tüm süreçlerini açıklıyor.



İNOVATİF MEDYA STRATEJİSİ:
Finans tutum ve alışkanlıklarına yönelik son dönem araştırmasına göre Türkiye’de kredi kartı kullanıcılarının cüzdanlarında ortalama 1.6 kart bulunmaktadır.

Bonus Card’in kullanım amaçları TGI araştırması verileriyle analiz edildiğinde, market alışverişi, giysi alışverişi ve petrol alımlarında kartın kullanımının oldukça yaygın olduğu, ancak yeme/içme kullanımlarının %25.8 ile diğerlerine göre daha düşük kaldığı tespit edildi.

Bu içgörüden yola çıkarak, yeme/içmeye yönelik kredi kartı tüketim noktalarında Bonus Card’in daha fazla kullanılmasına yönelik özel bir proje düşünüldü.

Projede, Bonus Card’in restoran ve cafe ödemelerinde aktif kullanılan bir kredi kartı olması hedeflendi.

KREATİF UYGULAMA:
Proje için Aşk Cafe, Cafe Pi gibi İstanbul’un seçkin cafelerine yönelik, adı AD.D BOX (ADDED advertising BOX/ Reklam Eklenmiş Kutu) olan yeni bir reklam mecrası yaratıldı.

Bu projeyle birlikte, cafelerin müşteri harcamalarını bildirdikleri hesap kutuları artık bir reklam mecrası haline gelmişti. Kutunun iç kapak yüzeyine yerleştirilen sesli, görüntülü dijital ekranda BONUS CARD’ın bu projeye özel olarak hazırlanan reklam filmi, dış yüzeyi cafe’nin ismi ile markalanarak tüketicilere sunuldu. Hesabını ödemek üzere kutuyu açan tüketiciler hiç beklemedikleri anda Bonus Card’ın eğlenceli müziği ile karşılaştılar ve bu yakın iletişime şaşırdılar.

Sesli ve görüntülü reklam filminde Bonus Card kullanımının avantajlarını dinleyen tüketiciler, çoğu zaman ödeme tercihlerini değiştirerek Bonus Card’larını kullanmayı tercih ettiler.



HEDEF KİTLE VE SONUÇ:
Bonus Card sahibi 25-44 yaşındaki ABC1 sosyal gruba mensup yetişkinler hedeflendi.

Hedeflendiği gibi tüketiciyle tam tüketim anında etkileşime geçen bu yaratıcı uygulama ile markaya ilgi ve farkındalık artmıştır. Ödeme anında bir çok tüketicinin reklamdan etkilenerek, ödeme tercihini Bonus Card olarak değiştirdiği gözlenmiştir. Kampanya döneminde projenin gerçekleştiği cafelerde Bonus Card kullanımı oranında ortalama da %35 oranında artış görülmüştür. Ciro etkisinin yanı sıra Türkiye’de ilk kez yapılan bir uygulama olmasından dolayı yüksek WOM etkisi sağlanmıştır.

BAŞARI ÖDÜLÜ: ”VODAFONE’DA İNECEK VAR”
Bu kategoride başarı ödülü OMD İstanbul tarafından Vodafone için gerçekleştirilen ”VODAFONE’DA İNECEK VAR” projesine gitti. Vodafone Genel Müdürlüğünün bulunduğu İstanbul Maslak'taki metro istasyonunun durak ismi değiştirilerek proje hayata geçti.

28 Eylül 2011 Çarşamba

Yılın en iyi açıkhava reklamları: “GNÇTRKCLL SINAV STRESİ ATMA DURAKLARI” ve TAKSİM'DE DUVARDAN KONSER

Felis Ödülleri 2011'de "En İyi Açıkhava Medya Kullanımı" kategorisinde 31 proje yarıştı. Mindshare, GNÇTRKCLL Sınav Stresi Atma Durakları isimli çalışmayla birincilik ödülü kazanırken, OMD, Vodafone için hazırladığı Taksim'de Duvardan Konser isimli çalışmasıyla başarı ödülü kazandı.

“GNÇTRKCLL SINAV STRESİ ATMA DURAKLARI”
Mindshare ajanstan gelen sunumda projeyle ilgili açıklamalar şu şekilde:

İNOVATİF MEDYA STRATEJİSİ:
Türkiye’nin en fazla üyesi bulunan gençlik kulubü gnctrkcll, gençlerin hayatlarının her döneminde onların yanında olduğunu hissettirmek, üye oldukları kulüple ve Turkcell’li kimlikleri ile gurur duymalarını istiyordu.

Gençlerin hayatlarında belki de en stresli ve sıkıntılı oldukları üniversite sınavı döneminde de duygusal bağı kuvvetlendirmek ve bu dönemin sıkıntısını gnçtrkcll olarak paylaştığını anlatmak gerekiyordu.

Bu hedef doğrultusunda gençlerin sınav streslerini birebir, fiziksel olarak atabilmeleri için «Sınav Stresi Atma Durakları» fikri ortaya çıktı.


KREATİF UYGULAMA:
İstanbul’un en işlek ve merkezi 3 noktasında bulunan otobüs durakları üniversite sınavının olduğu gün ve bir sonraki gün Sınav Stresi Atma Durakları’na dönüştürüldü. Taksim, Beşiktaş ve Kadıköy Bağdat Caddesi’ndeki duraklara kum torbası, dövüş oyunlu atari, bağırma kabini ve boyama duvarı yerleştirildi.

HEDEF KİTLE VE SONUÇ:
Üniversite sınavına giren tüm gençleri hedefledik. gnctrkcll Sınav Stresi Atma Durakları’nı 2 günde toplam 30.000 kişi ziyaret etti ve kullandı. Durakları 2 gün boyunca 250.000 kişi birebir gördü.
Sosyal medyada duraklarla ilgili linklerin ziyaret sayısı 50.000’e ulaştı.



BAŞARI ÖDÜLÜ
Felis 2011'de Açıkhava kategorisinin başarı ödülü ise VODAFONE FREEZONE LANSMAN AKTİVİTESİ için yapılan TAKSİM'DE DUVARDAN KONSER isimli çalışmayla OMD'nin oldu.

Son bir yılın en iyi iki sinema reklamı: TİVİBU ALTYAZI FİLMLERİ, VODAFONE RED

EN İYİ SİNEMA MEDYA KULLANIMI
Sinema mecrası her geçen yıl başvurunun azaldığı bir kategori. Sadece Türkiye'de değil dünyada yapılan birçok yarışmada da aynı şey sözkonusu. Bu yıl sinema kategorisine sadece dört proje başvurdu ve üçü kısa listeye kaldı. TBWA İstanbul'un TT NET için hazırladığı “TİVİBU ALTYAZI FİLMLERİ” birincilik ödülü kazanırken, OMD İstanbul'un Vodafone için hazırladığı "VODAFONE RED:BİR VIP PROGRAMI SİNEMANIN AYRICALIKLAR SUNAN DÜNYASI" isimli çalışması başarı ödülü kazandı.

“TİVİBU ALTYAZI FİLMLERİ”
İNOVATİF MEDYA STRATEJİSİ:
Uygulama olarak alışılagelmişin dışında bir görsel anlatımla mecrada bir farkındalık yaratmaya çalıştık.

KREATİF UYGULAMA:
Yaratıcı çalışmanın çıkış noktası, alt yazı takip etmenin film izlerken yarattığı zorluk oldu. Dublajsız film izlerken, alt yazı ya da film kaçırılabiliyordu. Bu içgörüden yola çıkarak seçtiğimiz bazı Hollywood filmlerinin görüntüleri ile alt yazılarının yerini değiştirdik. Hazırladığımız filmlerde görüntülerin olması gereken yerde devasa boyutlarda bir alt yazı, alt yazıların olması gereken yerde de seçilen filmden bir sahne vardı. Kampanyada kullandığımız filmleri ve filmlerden kareleri seçerken, izleyicilerin hangi filmi olduğunu tahmin etmeye çalışmalarını da istedik. Filmlerin finalinde “Filmi mi izliyorsunuz, alt yazıları mı?” mesajımızı da sadece super olarak verdik. Böylelikle izleyici mesajı kendi okuyarak çözmeye çalıştığı bulmacanın cevabını kendi kendine vermiş oldu.



HEDEF KİTLE VE SONUÇ:
Teknolojik yenilikleri ilk kez denemek isteyen, moda olanın dışında kalmak istemeyen, üniversite mezunu, beyaz yakalı, AB SES hedeflendi.

Farklı bir uygulamayla ses getirip, word of mouth yaratarak Tivibu’nun farkındalığına katkıda bulunduk.

27 Eylül 2011 Salı

2010-2011'in en iyi Gazete, Dergi Reklamları

EN İYİ GAZETE MEDYA KULLANIMI

Felis 2011 Ödülleri'ne gazete kategorisinde toplam on reklam çalışması başvurdu. Dört proje kısa listeye kalabildir. Sadece bir proje ödüle uzanabildi.

”ŞİŞEDE DURMAYAN RENK”
Time ajansın Uludağ Limonata lansmanı için Haber Türk gazetesi birinci ve sonuncu sayfasını kullanarak yaptığı çalışma bu senenin en iyi gazete projesi seçildi. Ajansın projeyle ilgili açıklamaları:

İNOVATİF MEDYA STRATEJİSİ:
Uludağ Limonata’nın serinlik vaadini, sıradışı, denenmemiş ve erişim anlamında etkili bir yöntemle vurgulamak hedeflenmiştir. Mesajın şaşırtıcı, yenilikçi ve kolayca dikkat çekecek şekilde verilmesi birinci öncelik olarak belirlenmiştir.

KREATİF UYGULAMA:
Bütünlüklü olarak marka iletişimde kullanılan Uludağ Limonata sarısı Haber Türk ana sayfa bütününde fon rengi olarak kullanılmış, manşet üstü ve arka sayfa ilanlarıyla markanın ‘serinlik mesajı’ verilmiştir. Bu uygulama sayesinde Türk basın tarihinde bir ilke imza atılmış, 12 Haziran 2011 seçim gününün en dikkat çekici basın ilanı yaratılmıştır.



HEDEF KİTLE VE SONUÇ:
Seçim gündemini takip ve merak eden gazete okurlarını hedeflenerek, bu uygulamayla 1.000.000’dan fazla okura ulaşılmış ve seçim iletişimi sonrasında satışlarda %44’e varan artış gözlenmiştir.

FELİS 2011 EN İYİ DERGİ MEDYA KULLANIMI
On iki projenin başvurduğu dergi kategorisinde sadece üç reklam projesi kısa listeye kalabildi. Ödül kazanan tek ajans, Continental için hazırladığı "HIZDAN VE GÜVENLİKTEN VAZGEÇMEYENLERE” başlıklı reklamıyla Lowe Ajans oldu. Ajanstan jüriye sunulan proje bilgileri:



İNOVATİF MEDYA STRATEJİSİ:
Ultra hızlı performans lastiklerinin üstün yol tutuş performansı için farkındalık yaratacak bir çalışma isteniyordu. Hazırlayacağımız çalışmanın mecradaki diğer ilanlardan ayrılması ve tüketiciye ürün vaadini deneyimletmesi isteniyordu. Biz de bu beklentileri karşılayacak bir çalışma yaptık.

KREATİF UYGULAMA:
Sıradan dergi sayfalarının arasına, birbirlerini çeken zıt kutuplu iki mıknatıslı sayfa yerleştirdik ve bu sayfaları reklam alanı olarak kullandık. Yapışık duran sayfalar birbirlerinden ayrıldığında; bir sayfada Continental Ultra Hızlı Performans Lastiği’nin dokusu, diğer sayfada ise asfalt yol dokusunun yer aldığı görünüyor. Sayfalar birbirlerine yaklaştırıldığında ise lastik yola tekrar yapışıyor. Birbirilerinden zor ayrılan bu iki sayfa, dergi okuyucusunun ilgisini çekiyor ve sayfaları açanlar mekanizmayı anlamak için birkaç kez bu yapıştırma ve ayırma işlemini gerçekleştiriyor. Yani mesajımıza uzun süre maruz kalıyorlar.

HEDEF KİTLE:
Continental’in hedef kitlesi; lastiklerin yol tutuş performansını, sürüş güvenliğinin önemli bir parçası olarak görmektedir. Yola yapışan lastiklerin savrulmayı önleyerek yol güvenliğini sağladığı düşünülür. Rakip lastik markaları da, yol tutuş performansları üzerine iletişim faaliyetleri yürütmektedir. Bu iletişim kirliliğinde ancak farklı ve yaratıcı bir çalışma rakiplerden ayrışmayı sağlacaktı. Hedef kitlemize, Continental’in yola yapışarak gösterdiği yüksek yol tutuş performansını deneyimleten bir uygulama gerçekleştirdik.

SONUÇ:
Gerçekleştirdiğimiz uygulama, Continental lastiklerinin yol tutuşunun ne denli kuvvetli olduğunu, rakiplerden ayrışan farklı bir çalışmayla hedef kitlemize deneyimletme imkanı sağladı.Kullandığımız iki mıknatıslı sayfanın, diğer dergi sayfalarından daha kalın olması; dergiyi eline alanları direkt ilan sayfamıza yönlendirdi.İlanın farklı mekanizması okuyucuların daha uzun süre ilanı incelemelerine neden oldu. Continental’in üstün yol tutuş performansı farklı bir çalışmayla hedef kitleye aktarılmış oldu.